31 May 2016

GELİŞİM PSİKOLOJİSİ ve FUTBOL

Gelişim İlkeleri 2

GELİŞİM SÜREKLİ BİR OLUŞUMDUR VE AŞAMALAR HALİNDE (BELLİ AŞAMALARDAN GEÇEREK) OLUŞUR.

Gelişimin sürekliliği öğrenmenin sürekliliği anlamına da gelmektedir.
Çocuklar seviyelerine uygun tüm davranışları sürekli öğrenebilirler. Öğrenmenin ve diğer gelişim unsurlarının aynı şekilde ve düzgün bir zaman eğrisiyle görülmesi mümkün değildir.

Öğrenme ve diğer gelişim unsurlarının bir işi yapabilme sürecindeki değişimi sürekli ancak, bunu çıktıya dönüştürebilme süreci aşamalar halinde olabilmektedir. Bu aşamalılık biyolojik bir zorunluluktur.

Psikomotor gelişim düzeyi için o düzeyin gerektirdiği motor davranışları gerçekleştirebilecek birikimler gereklidir. Bir davranışın gerçekleştirilmesi o davranış için gerekli olan ön davranışları gerçekleştirebilme zorunluluğu anlamına gelir. Bunlar hep sürekli ancak birikimli olduğu için aşamalılık şeklinde ortaya çıkan değişimlerdir.

Bu eğitim ilkesinin Futbol yansımaları aşağıdaki şekilde özetlenebilir.

1. Çocuklar gerçekleştirebildikleri kadar yapabilirler.

2. Futbol eğitimi formal anlamda olmasa da çocuğun hareket etmeye başladığı an başlayan bir süreçtir. Spor eğitimi ilkel hareketler ve temel hareketler dönemlerinden başlayan bir süreç ve bu dönemlerden başlayarak ileriye doğru yine belli dönemlerde ortaya çıkan hareket becerilerindeki artış demektir. Bu bağlamda ilkel hareketler dönemi etkinlikleri (uyaranları) temel hareketler dönemi için, temel hareketler dönemi etkinlikleri de özel hareketler dönemi için birer gelişim aşamalarıdır. Yürüme hareketi koşma hareketi için bir gelişim aşamasıdır ve mutlaka yaşanmalı ve yaşatılmalıdır.

3. Bir hareket veya teknik beceri birden ortaya çıksa da o hareketin gerçekleştirilebilmesi uzun bir birikimi gerektirir.

4. Çocukların uzun süre motor bir davranışı beceri düzeyinde gerçekleştiremiyor olmaları, söz konusu beceri aşaması için gereken sürekliliği sağlayamamış olmaları ile açıklanabilir.

5. Oyun veya hareket eğitimi ve sonraki yaş dönemlerindeki temel spor eğitimi sürecini ilgilendiren uygulamaların amaçladığı ve içerdiği tema “hareket yeterliliği”dir. Motor yeterlik yanında, bedensel diğer gereklilikler olan solunum, dolaşım gibi kondisyonel yeterlilikleri içermeye başlar. Bunun için okulöncesi dönemden başlayarak çocukların bu özelliklerini ve bu özelliklerin doğal seyrini ve gelişim aşamaları sürecini iyi bilmek gerekir. Dolaşım ve solunum sistemi ile kassal özelliklerin doğal gelişim süreçlerine ve gelişim aşamalarına uymayacak biçimde uyarılması ve geliştirilmesi çalışmaları gelişimin biyolojik temel ilkelerine ters olacaktır. Çocukların kassal gelişim özelliklerinin kritik dönemleri araştırmalar ile ortaya koyulmuştur. Dolayısı ile gelişimde aşamalılık ilkesine, gelişim ile ilgili biyolojik bulgulardan hareket ederek uymak mümkündür. Gelişime paralel olmayan kondisyonel çalışmalar zorlayıcı ve sağlığı tehdit edici eğitim uygulamalarıdır. Aynı zamanda işin doğasına uyulmaması nedeni ile olumsuz tutum geliştirmeye sebep veren yaklaşımlardır.

6. Oyun veya hareket eğitimi etkinliklerinin mesafe ve süreye dayalı ölçmeci bir eğitim anlayışı ile planlanması çocukların gelişim sürekliliğine ve gelişimde aşamalılığa uygun olmayan bir anlayışı yansıtır.

GELİŞİM PSİKOLOSİ VE FUTBOL

Gelişim ilkesi 1
"GELİŞİM KALITIM VE ÇEVRE ETKİLEŞİMİ SONUCU OLUŞUR"

Kalıtım bireyin genlerle geçen özelliklerini ve bu özelliklerin sınırlarını belirlerken çevre, bu özelliklerin ne derece ortaya çıkacağını ya da bireyin bir çok gizil gücünde performansının ne olacağını belirlemektedir (Atkinson ve ark., 1999; Erden, Akman, 1996).

Kalıtım var olan çevre koşulları ile etkileşime girerek gelişimi belirler. Bireyin sahip olduğu özellikler genlerinin belirlediği sınırlar içinde çevreyle etkileşim içinde biçimlenir (Yeşilyaprak, 2006: 38). Örneğin kalıtsal zeka potansiyelinin uygun eğitim yaşantıları ile desteklenmemesi halinde yeterince gelişmediği bilinmektedir. Öte yandan boy, kilo gibi birçok fiziksel özelliğin gelişimi yeterli ve dengeli beslenmeye bağlıdır (Aydın, 2007: 24).


Bu ilke dünyanın her yerinde ve her çocuk için geçerliliği söz konusu olan bir ilkedir.

Bu ilkenin bize söylediği şey pratik anlamda şunlardır;

1. Kalıtımsal özellikler önemlidir ama her şey değildir.
2. Çevresel özellikler yani eğitim önemlidir. Ama tek başına yeterli değildir.
3. Kalıtımsal özelliklerin olumluluğu ile eğitimin olumluluğu birleşince "gelişim" mükemmel olur.
4. Kalıtım için çocuğun sadece enine boyuna bakmak hatadır. Çocuğun yaşına uygun normal gelişim özellikleri gösterip göstermemesi önemlidir.
5. Her çocuk her eğitime aynı şekilde cevap vermez, veremez.
6. Eğitim yaşantıları kalıtımsal özellikleri tetiklemeli ve onu uyarmalıdır.

30 May 2016

EZBER TEKRARDIR... TEKRAR İSE EZBER

SÖZEL VE DÜŞÜNSEL EĞİTİMDE EZBERİN YERİ NEYSE,
HAREKET EĞİTİMİNDE VE TEMEL TEKNİK EĞİTİMDE DE TEKRARIN YERİ ODUR.

EZBER TEKRARLA OLUR
TEKRAR EZBER DEMEKTİR.

SONUNDA BECERİ GELİR AMA BU BECERİ YARATICI VE ÇOK YÖNLÜ OLMAYAN TEKİL BİR BECERİDİR.

Sözel ve düşünsel eğitimde ezber yapmak demek; Kelimeleri ve cümleleri defalarca sözel olarak tekrarlayarak olduğu gibi önce kısa süreli belleğe sonra geri çağırıp yine tekrar ederek uzun süreli belleğe kaydetmek demektir.
Hareket eğitiminde ve teknik eğitimde bir hareketi defalarca aynı şekilde yaparak önce kısa süreli belleğe, sonra istendiğinde ve gerektiğinde tekrar aynı şekilde yaparak uzun süreli belleğe kaydetmek demektir.
Sözel eğitimde ezber ile Hareket eğitiminde tekrar belli ölçüde ve bazı durumlarda çok olumlu sonuçlar verir.

Çünkü;
İkisi de çabuk öğrenmeyi sağlar.
İkisinde de öğretim kolaydır.
İkisinde de beceriye çabuk ulaşılır.

Ama;
Eğitim hayatı boyunca tüm derslerde ezber ile yetişen çocuklar sonunda ezber yaptıkları konularda ve tek açıdan mükemmel olurlarken, ezber yapmadıkları konularda yetersiz oldukları gibi, ezber yaptıkları konuyu farklı durumlarda çeşitleyemezler, yorumlayamaz, analiz ve sentez yapamazlar.

Yine hareket, spor eğitimi ve süreci boyunca hep tekrar ederek, tekrar ettikleri hareketleri ve teknikleri mükemmel yapan kişiler, sadece beceriye ulaştıkları hareket ve teknikleri çok iyi yaparlarken aynı hareket ve becerileri farklı durumlar, pozisyonlar ve şartlarda duruma uydurma denilen o an için en doğru ve en gerekli hareketi ve tekniği yapmakta yetersiz kalırlar.

Onun için ne sözel ve düşünsel eğitimde ezberden, ne de hareket ve spor eğitiminde ezberin karşılığı olan tekrar yaparak öğrenmeden ve öğretimden kaçınmamız hayati derecede önemlidir.
Ezber yapanlar tartışma ortamlarında ve fikir üretme ortamlarında ne kadar sıkıntı yaşarlarsa,
Spor eğitim hayatını sadece aynı şeyleri tekrar ederek beceriye dönüştürenler de müsabakalarda çoğu zaman yetersiz durumda kalırlar.

Ezber ve tekrar elbette önemlidir.
Kullanılmalıdır.
Çünkü geliştiricidir.
Ama hayatın gereklerine ilişkin öğrenmede asla yeterli değillerdir.

İnsanlar değişen durum ve koşullara göre üretim yapabilme ve farlı davranışlar geliştirebilme ve sergileyebilme ihtiyaçları ile karşılaşırlar. Buna hazır olmak için sadece ezber ve sadece tekrara dayalı gelişim yeterli değildir.

24 May 2016

YETENEKLİ VEYA BECERİ DÜZEYİ YÜKSEK ÇOCUK/OYUNCU SEÇMEK MARİFET DEĞİLDİR.




Eğer "yetenek seçimi" veya "yetenekli oyuncu seçimi" diye tanımlanan şey; teknik becerisi ya da motorik becerileri diğerlerine göre yüksek düzeydeki çocuğu seçmek ise;
Bu bir marifet değildir... Bunu biraz ilgili herkes yapabilir.

İyi top süren,
İyi pas veren,
İyi çalım atan,
Topa iyi vuran,
Sürati olan ,
kuvvetli olan,
dayanıklı olan çocuğu seçmek kolaydır... Zaten her şey ortadadır. Ortada ve görünür olanın neyini seçeceksin?

Marifet yetenekli olacak çocuğu seçmektir.

Yetenek bir işi yapabilme düzeyi demektir, son aşamada adına beceri denilen bir işi en iyi yapabilmeye doğru geliştirilir.

Yetenekli oyuncu ya da becerisi yüksek çocuk veya oyuncu seçmek bir marifet değildir.

Çünkü yetenek ve onun ürünü olan beceri somut olarak görülebilir, ölçülebilir bir özeliktir.

Fazla uzatmadan;
Yetenek bir işi iyi yapmayı sağlayacak özellikler olurken o özelliklerin olup olmayacağına ilişkin gelişim unsurlarına/öncellerine de "yeti" denir.
Yetiler geliştikçe bir işi yapabilme düzeyi için gereken özellikler yani yetenek oluşur. Yetenek bir işi en iyi en ideal ve en ekonomik yapabilmeyi sağlar. Bu aşama ise "beceri" olarak tanımlanır.
Kısaca ve özellikle altyapılarda oyuncu adayı seçimi için yetenekli ve beceri düzeyi yüksek çocuk seçmek marifet değildir.

Marifet yetenekli olabilecek çocukları BULABİLMEK ve seçebilmektir.
Bunun için altyapıların başlangıç yaşlarında çocuğun yeteneği değil yetileri önemlidir.

Bunlar;
Bedensel algı yoluyla ayırt etme algısı,
Mekan/alan uyumu/algısı,
Denge (iç algı) yetisi,
Karmaşık tepki yetisi,
Ritm yetisidir.
(Somutlarsak; Yön, yan yetisi, mekânda kendini konumlandırma yetisi, nesneyi hissetme yetisi, işitsel, görsel uyaranları doğru ve çabuk anlama yetisi gibi).

İlerde, özellikle 10,12 yaşlarındaki koordinatif yeteneklerin ve dolayısıyla teknik becerilerin ön koşulu olan bu algılar/yetiler, yetenekli çocuk seçimi için temel seçim ölçütleri olmak zorundadır.
Yetileri zayıf olan çocuklar belli bir süreçte ve zamanlarda bazı özellikleri dolayısıyla bize yetenekli ve becerisi yüksek gelebilir.
Bu aldatıcı bir durumdur.

O an için bedensel gelişiminin bir sonucu olarak öne çıkmış olan çocuklar esasen bize gerekli olan özelliklerin temeli olan yetileri düşük çocuklar olabilirler. İlerleyen süreçte bir türlü gelişme kaydedemeyen çocuklar işte bu çocuklardır.






13 May 2016

DEĞER VERMEK, DEĞERLİ HİSSETMEK VE TAKDİR ETMEK ÜZERİNE PEDAGOJİK DOĞRULAR NEDİR?


Değer vermek değer verenin değerini düşürmez.
Antrenör çocuğa değer verirse, kendisini değerli hisseden çocuk mutlu olur. Mutluluk motivasyonların en büyüğüdür.
Çocuğa değer veren antrenörün değeri düşmez.

Zaten tepeden bakarak, çok bildiğini göstererek, sürekli bağırıp çağırarak ve kıyaslayarak değerli atrenör olunmaz. Çocuklar da bu tip antrenörleri değerli bulmazlar. Yalnızca ürkerler ve korkarlar.
Ürken ve korkan çocuk mutsuzdur.
Mutsuzluk motivasyonu düşürür. Kaslar gerer. Beceriyi engeller.

Kendine değer verilen çocuklar başkalarına değer vermeleri gerektiğini hissederek öğrenirler. Bu bütünsel bir öğrenmedir.
Ancak bazı çocuklara daha fazla değer vermek onları ayrıştırır ve onu egosantrik yapar. Onun kendisini diğerlerinden daha üstün kılmanın kapısını açar.

Daha iyi ve becerisi daha yüksek çocukları takdir etmek başka bir şey, onu diğerlerinden ayıracak kadar ona değer vermek başka bir şeydir.
Takımda onu özel tutmak, ona farklı övgüler dizmek, ona farklı muamele yapmak onu diğerlerinden değerli kılmaz yalnızca eşitsiz kılar. Ve o çocuk spor yaşamının sonuna kadar diğer oyuncu arkadaşlarının kendisi için oynamaları gerektiği hissine kapılır.
Bu spor eğitiminde en sık rastladığımız pedagojik yanlışlardan birisidir.

Değer insanın kişiliğine verilen ve gösterilen özendir.
Oyununa ve becerilerine gösterilen değer ise sadece takdir etmektir. Farklı şeylerdir.
Takdir davranışlarımız çocukları birbirinden ayıran ve onları eşitsiz kılan değer vermeye dönüşmemelidir.

ÇOCUKLAR ŞUNU DÜŞÜNÜRLER VE HİSSEDERLER;
* BEN DAHA HIZLIYIM, BEN DAHA GÜÇLÜYÜM, BEN DAHA İYİ PAS VEREBİLİYORUM, BEN DAHA İYİ ŞUT ATABİLİYORUM.
BUNA EĞİTİMDE "FARKINDALIK" DİYORUZ VE BU ALGI ÖNEMLİ ve GEREKLİDİR.

AMA ÇOCUKLAR ŞU "FARKINDALIĞA" DA SAHİP OLMALIDIRLAR; ÇÜNKÜ BU FARKINDALIK DA DEĞER VERMEK İLE İLGİLİDİR VE ÇOK ÖNEMLİDİR;
* O OLMAZSA BEN TEK BAŞIMA HİÇ BİR ŞEYİM.
* O DA BAZI KONULARDA ÇOK İYİ.
* BİZ BERABERKEN DAHA İYİ VE DAHA VERİMLİYİZ.
* BİZ BÜTÜNÜN DEĞİŞİK PARÇALARIYIZ. HEPİMİZ ÖNEMLİYİZ.

"YILDIZ FUTBOLCU" YETİŞTİRİLMEZ..


"YILDIZ FUTBOLCU" İŞLER DOĞRU VE PLANLI YÜRÜYORSA BELLİ ORANDA VE ÖLÇÜLERDE KENDİLERİ YETİŞİR...

Altyapılarda "yıldız" ya da "özel" futbolcu yetiştirilmez.
Yıldız ya da özel futbolcu yetiştirme diye bir eğitim programı yoktur.
Altyapılarda doğru, amaca yönelik, bilimsel ve çocukların yaş düzeylerine yönelik eğitimler vardır.
Bu doğru eğitim programları ile "iyi ve amaca uygun" oyuncular yetiştirilir.

Belli standartlara uygun futbolcu yetiştirirken, uygulanan eğitim doğru, bilimsel ve yaş düzeylerine uygunsa, genetik özellikleri farklı ve ayrıksı özellikleri olanlar "yıldız" futbolcu olurlar.
Yani yıldız futbolcu yetiştirilmez, yıldızlığa uygun özellikleri varsa, verilen doğru eğitimlerin içinden kendisi yetişir.

Ama bu kendiliğinden olur demek değildir. Doğru, bilimsel ve yaşa uygun eğitimin içinden kendisi ortaya çıkar.
Tıpkı tarlaya ekilen ekinlerin hepsinin başakları 1'e 40 gibi iyi verim sağlarken, bazı başakların 1'e 60, 1'e 80 ve hatta 1'e 100 tane vermesi gibidir bu iş....

Yani tarlanızın toprağı, o tarlanızın bakımı, ekim yöntemleriniz ve ekilen ürünün bakımı ne kadar zamanında ve doğru ise başaklarınızdaki tane verimi o kadar yüksek olur.

Özetle; Altyapılarınızda eğitiminiz, organizasyonlarınız ve üstyapı ile ilişkileriniz ne kadar doğru, yaş seviyesine uygun ve bilimsel ise oyuncularınızın çoğu iyi futbolcu, içlerinden bazıları da "yıldız" futbolcular olur.

1 May 2016

BİR ÜLKEDE ALTYAPI / ÜSTYAPI SPOR MODELİ BÜTÜNLÜĞÜ NE DEMEKTİR?



Altyapı / Üstyapı
Üstyapı / Altyapı ilişkisi üzerine...

Hangi spor salı olursa olsun, söz konusu o spor dalı ile ilgili altyapı eğitimleriniz ve organizasyonlarınız yani modeliniz ne kadar iyi olursa olsun, bunun ortaya çıkmasını sağlayacak olan üstyapılardır.

Eğer üstyapılarınız yani profesyonel spor organizasyonlarınız; Federasyon, kulüpler ve takımlar düzeyinde ülke spor modelinin tamamlayıcısı ve değerlendiricisi değilse, altyapılarınızın varlığı ve altyapılarınızda çok doğru işler yapılıyor olması çok anlam ifade etmez.

Örneğin; Eğitim fakültelerinizde çok iyi öğretmenler yetiştiriyor olmanız, eğitim sisteminiz iyi değilse çok anlamlı değildir. Çünkü o çok iyi öğretmenler, kötü eğitim sisteminde "iyi şeyler" yapamayacaklardır.

Özetle üstyapılar belirleyicidir. Yani hayatın kendisidir. Altyapılar ise hayata ilişkin olandır ve hayatın devamını sağlar. Hayat kötüyse hayata ilişkin olanın iyi olması bir önem taşımaz.

Bu ülke altyapı organizasyonlarını ve altyapı eğitimlerini elbette geliştirmeli ve ciddiye almalıdır. Ama bununla beraber öncelikle bu altyapılara örnek olacak, altyapılarda üretilenleri değerlendirecek bir üstyapı organizasyonuna ve anlayış ve sistematiğine ihtiyaç vardır.

En popüler ve en fazla insani ve ekonomik potansiyele sahip futbolda, altyapı organizasyonları ve eğitimleri çok önemlidir. Ve geliştirilmelidir. Ama bu geliştirme neye göre ve niçin yapılacaktır? Hangi üstyapı modeline, anlayışına ve sistematiğine göre gerçekleştirilecektir.

Eğitim denilince aklımıza hep çocuklar geliyor. Oysa eğitim aynı zamanda büyükler içindir.
Büyükleri eğitimli olanların çocukları da genelde eğitimli olurlar. Üstyapılar mükemmel ise altyapıların mükemmel olma zorunluluğu zaten vardır. Ama altyapıların mükemmel olması üstyapıları mükemmel kılmıyor ne yazık ki.

Özetle spor modeli denilen şey; Üstyapılardan altyapılara doğru şekillenir. Gelişim ve süreklilik ise altyapılardan üstyapılara doğru gerçekleşir. Model bütünlüğü ya da tutarlılığı dediğimiz şey işte budur.

Türkiye futbol üstyapılarında yani en tepedeki Futbol Federasyonundan başlayarak evrenselliği, dürüstlüğü, nesnelliği, tarafsızlığı, insan özkaynaklarına önem ve değer vermeyi ve bunlar kadar önemli ve tamamlayıcı olan "benimsenmiş bir oyun anlayışını" modellemediğiniz sürece altyapılar ile ilgili ne söylerseniz söyleyin ve ne yaparsanız yapın hiç birisi çok anlamlı olmayacaktır. Üstyapıları yaşanabilir kılmadan, altyapıların yaşamla ilgili olmasını sağlayamazsınız.

Bu anlamda oldukça yeterli bir süredir ciddi altyapı eğitimi ve organizasyonu olan Türkiye’de “iyi”, “çok iyi” ya da uluslararası düzeyde oyuncu yetişmiyor olması tesadüf değildir. Bunun nedeni sadece altyapı eğitimine yönelik yetersizlik ve eksikler ile ilgili olmasa gerektir. Altyapıların antrenör ve sporcu adayları ile değer verilen ve önemsenen kurumlar olmaması, üstyapı altyapı ilişkisindeki spor modeli tutarsızlığı ile ilgili bir durumun yansıması olup, çözümü öncelikle üstyapıların “insanileştirilmesi” yani tamamlayan ve değerlendiren işlevselliğe kavuşturulması ile ilgilidir.

OYUN ALANLARININ YAPISI VE UYARAN İLİŞKİSİ

Oyun alanlarındaki, kazaya sebep olma olasılığı olan nesnelerin kaldırılmasına yönelik eğilim, diğer bir açıdan bakıldığında çocukların sab...