25 Kas 2018

OYUN KALİTESİNİ OYUN BİÇİMİ BELİRLER, İKİ ANALİZ VE BİR DEĞERLENDİRME


1
İNGİLTERE PREMIER LİGİNDEN BİR İSTATİSTİK VE KISA BİR DEĞERLENDİRME

İngiltere Premier liginde orta alt sıralarında yer alan iki takımın müsabakası vardı bugün.

Cardif City ile Brighton 12. haftada karşılaştılar.

İstatistiki bilgi ise şu; Her iki takım uzun top oyununu tercih eden takımlar ve her iki takımın da uzun top oyunundan önce yaptığı pas sayısı dört... Evet rakamla sadece 4.

Oysa aynı ligde mücadele eden Mancherster City ve Chalse takımlarının uzun top oyunundan ortalama pas sayıları on beş. Rakamla 15..

Sözü edilen bu iki takım bilindiği üzere Premier ligin en tepesindeki takımlar.

Yani sürdürülebilir hiç bir başarı tesadüf değildir.

Uzun pas veya uzun atılan topa dayalı oyun artık ilkel bir oyun şeklidir. Tartışması dahi kalmamıştır...

Bu arada sadece pasa dayalı oyun da çözüm değildir. Eğer pas dayalı oyunlar savunmada, orta alanda ve rakip kale önünde, o bölgenin gerektirdiği başka bir atraksiyon ile birleştirilmiyor ise anlamlı da değildir.

Onun için sadece pas oyunu değil, dripling ve çalım atma becerilerinin pas ile birleştirildiği oyun kombinasyonları günümüzün futbolunun gereklerindendir.

2
BU HAFTA SONU OYNANAN MANCHESTR CİTY - MHANCHESTR UNUTED DERBİSİ....

PAS-DRPLİNG-ALDATMA İLE İLGİLİ FUTBOL EĞİTİMİNE DAİR BAZI NOTLAR...

Dünyanın en iyi takımlarınından birisinin karşısında bir gol öncesi yapılan pas sayısı nasıl olur da bu kadar fazla olabilir?

Bunun bir sırrı yok. Çünkü futbol sır oyunu değil.
Ama bunun bir açıklaması veya formülü var.

1. Bu sadece teknik kapasitesi yüksek oyuncular ile açıklanacak bir şey değildir.
2. Bu sadece üçgenler kurma, bölge oyunları ile de açıklanamaz.
3. Bu boşa kaçma ile ayağında top tutmama ile de açıklanamaz.

Evet, pas önemli.
Pasa dayalı oyun da önemli.
Pas takım olmanın gizemli ve biricik formülü..

Ama işi sadece top alıp verme yani klasik anlamda "pas" ile ilişkilendirerek açıklarsak eksik kalırız.

Pas alıp vermenin tıkandığı veya karşında senden bir fazla oluveren rakip karşısında pasın çözüm olmadığı anlar vardır.

Dolayısıyla bunun sadece bir "pas" oyun olmadığı, pas oyununu besleyen adam eksiltme yani aldatmanın ve bir o kadar önemli dripling ustalığının iç içe geçmesi gerektiği açıktır.

Oyuncularınız pas özellikleri yüksek olan ve bu anlayışı futbol yaşam biçimi haline getirmiş olan oyunculardan oluşurken, asla ihmal edilmemesi gereken dripling ve çalım atabilme ustası da olmak durumda olmalıdırlar.

Eğitim formasyonu açısından bakıldığında;

1.Oyuncular gelişirken bireysel futbol özelliklerini giderek takım oyunu özelliklerine evrilmesini sağlayabilirsiniz. Ama ideal bir eğitim değildir.

2. Takım oyunu özellikleri geliştirip bunu bireysel oyun özelliklerine evrilmesine sağlamak da bir çözümdür ancak bu da ideal değildir.

3. İkisini bir arada öğretmek veya öğrenilmesini sağlamak ideal olandır.
Çocuklar oyun oynarken hem takım oyunu adına pası, hem de bireysel özelliklerini geliştirmek adına dripling ve aldatma becerilerini geliştirmelidirler.

Bütün mesele ne zaman neyi yapacaklarını, bireysel özelliklerini sergilerken "bireyci" futbola sapmayacak bir futbol anlayışını kavramalarını sağlamaktır.

ALTYAPILARDA KENDİNİ AŞMA, GELİŞİM, REKABET VE ÜSTYAPI...


Eğitim insanların ve özellikle de çocukların birbirlerini aşmaları işi değildir.

Eğitim insanların ve özellikle çocukların kendilerini aşmaları işidir.

Kendini aşmak demek, geliştirmeye çalışmak ve dolayısıyla gelişmek demektir.

Gelişmiş dünya ülkeleri, insanlarını birbirleri ile rekabete sokarak, birbirlerini yenmeye,birbirlerinin önüne geçmeye odaklı bir eğitim ile ilerlemedi.
Herkesin kendini aşamaya çalışarak gelişmesi sonucu ilerledi.
Burada önemli olan insanların ve özellikle çocukların kendilerini aşacakları ve aşarak gelişecekleri işi, alanı ve amacı doğru tespit edebilmek ve doğru yönlendirmektir.

Rekabet eşitler arasından ve adil koşullarda geliştirir.
Aksi takdirde yok eder.

Altyapılar çocukların kendilerini sürekli aşarak, bir önceki kendinden daha iyi olmaya çalışma hali ve sürecidir.

Çocuklar verilen doğru eğitimler sayesinde önce kendilerini aşarak gelişmeye, sonra da olmaları gerektiği yerde iseler, kendilerini aşmanın ötesine geçecekler ve eşitleri ile adil koşullarda rekabete girmeye başlayacaklar ve üstyapılara doğru ilerleyeceklerdir.

Altyapılar geliştirme ve gelişim yerleridir.
Çocuğun bir üst döneme ve evrelere doğru gelişim seyri onun kendini geliştirebilme düzeyi belirlemelidir.

Rekabete aşaması ve süreci kendini geliştirecek noktayı aşmasından sonra gerçekleşmesi gereken ve üstyapılar için doğal seçme yöntemi olaması gereken eğitimin son aşamaları olmalıdır.

OYUN ZEKÂSI ASLINDA OYUN BECERİSİ DEMEKTİR...


Oyun zekası kavramı daha çok ve daha sık kullanılan bir deyim olup, aslında kast edilen şey elbette ki "oyun becerisi"dir...

Oyun becerisi demek, oyunu iyi oynamak için gereken temel teknik becerileri gerçekleştirmek demek değildir.
O zaten olmazsa olmaz...

Oyun becerisi daha çok oyun farklı açı, yön ve hızlarda oynayabilme ile başlayan ve çok daha önemlisi oyun içindeyken oyuna farklı boyut kazandırabilmek ile gelişen "yaratıcı oyun" davranışları demektir.

Daha çok bireysel taktik beceriyi, oyun taktiği ile birleştirebilmektir. Öznel olarak da oyun taktiğini bireysel taktiğe bağlı olarak dönüştürebilmektir.
Oyun zekası deyimi muhtemelen oyunu farklılaştırmak ve farklı oynamaktan kaynaklı bir ifadedir.

İşin aslı oyuna yaratıcılık eklemektir.
Oyuna yaratıcılık eklemek demek ise "pozisyon üretmek" demektir.

Nasıl olabilir bu?
Bu inisiyatif kullanarak olabilir.

İnisiyatif kullanan oyuncular yaratıcı oyuncular olurlar.

İnisiyatif kullandıkları için de yaratıcı oynama imkanı bulmuş olurlar.

Savunma oyuncuları neden daha az yaratıcı oyunculardır?
Ya da oyun becerileri orta alan ve hücum oyuncularına göre neden daha düşük görülür?

Çünkü basit, tek düze ve standart oyun beklenir onlardan. İnisiyatif kullanmalarına izin verilmez. Hatasız oynamalar istenir.

Çok yanlıştır aslında.
Oysa savunma oyununda da oyun becerisi önemli ve gerekli bir beceridir.

Oyun becerileri yüksek oyuncular geliştirmenin yolu, hatasız oynamaların istemek değildir.

Oyunu farklı şekillerde oynayabilmelerine izin vermek ve inisiyatif almalarını sağlamaktır.

Taktik oyun becerisi ile birleşirse ortaya çıkan şey yaratıcı takım oyunu olur.

Oyun becerisi taktik ile birleşmez ise ortaya çıkan şey oyuncuya bağımlı takım olur.

Oyun becerisiz oyunculardan kurulu taktik ise seyir zevki az otomatikleşmiş takım oyunu ortaya çıkarır.

Oyun becerisi gelişimi başlangıç yaşları 10-12 yaş,
Oyun becerisi gelişimi artış yaşları 13-15 yaş,
Oyun becerisi gelişimi sıçrama ve olgunlaşma yaşlar 16-24 yaş süreçleri olarak ifade edilebilir...

FUTBOLDA NASIL ÖĞRENİLİR?


(PAS YAPARAK PAS DAVRANIŞI ÖĞRENİLMEZ... PAS KULLANILARAK PAS DAVRANIŞI ÖĞRENİLİR)...

Futbolda pas, top sürme, çeşitli aldatmalar, topa çeşitli şekillerde vuruşlar gibi davranışların "temel teknik beceriler" olarak adlandırıldığı herkesin malumudur.

Ama herkesin aynı şekilde düşünmediği şey, futbolda temel teknik becerilerin neler olduğu değil, nasıl öğrenildiğidir.

Futbolda temel teknik beceriler, futbol oyunu karakterinden, içeriğinden, ruhundan ve havasından farklı şekillerde öğretildiğinde, öğrenme futbol ve futbol öğrenimi değil, "söz konusu o davranışı öğrenme" olabilmektedir.

Bir hareket önce yapabilirliğe, sonra rahatça yapabilirliğe ve daha sonra da mükemmel yapabilmeye dönüşebilir.

Ama söz konusu hareket asıl amaç olan "oyun" için mükemmel kullanılabilir öğrenme anlamına gelmemektedir. Eğer gelseydi top mükemmel düzeyde çeşitli gösteriler yapan sirk cambazları mükemmel futbolcular olurlardı.

Pas, top sürme, topa vuruşlar, aldatmalar ile ilgili temel teknik beceri öğrenimi demek daha çok pası kullanma, top sürmeyi kullanma, topa vuruşları kullanma, aldatmayı kullanma temeli üzerine inşa edilmiş eğitim uygulamaları olmalıdır.

Kullanma illa ki üst düzey ve normal koşullarda futbol oyunu demek değildir.

Söz konusu temel teknik beceriyi herhangi bir amaca yönelik kullanmayı gerçekleştirme, gerçekleştirmeye çalışırken problemler ile karşılama, onu çözme, yeni davranışlara yönelme, tekrar farklı şekillerde deneme, farklı boyutlarda yapmaya çalışma ve daha önemlisi futbol oyunu havası, ruhu, psikolojisi ve amacından bağımsız olmadan olması gerekene ulaşma süreçlerinde olması gerektiği gibi öğrenirler.

Parçalar halinde öğrenip onu bütünleştirmek elbette bir öğrenme yoludur.
Ama o parçalar bütünden bağımsız veya bütün ile hiç ilgisi olmayan parçalar olmamalıdır.

Buraya kadar anlatılmaya çalışılan konu, çocuklar direk oyun oynayarak öğrenirler, o halde hep oyun oynatılmalıdır anlamına gelmez.

Çocuklar ve gençler öğrenecekleri her yeni konu veya davranışları işin doğasına, amacına ve içeriğine uygun olarak öğrenirler.

Futbol oyununda iki takım oyuncusu belli bir mesafede ve aynı biçimde asla pas alış verişi yapmazlar. Değişen koşullarda, değişen açı, yön, hız ve mesafelerde pas alış verişi yaparlar.

Çocukların yaşları kaç olursa olsun her çocuğun yaş düzeyine uygun amaca yönelik, oyun karakterinden bağımsız olmayan temel teknik beceri öğrenim uygulamaları üretilebilir ve uygulanabilir.

Sonuç olarak, öğretmenler ve antrenörler belli başlı standart öğretim yolları ve alışkanlıkları ile değil, sürekli kendilerini geliştirerek ve öğrenmeyi merkeze alarak öğretim becerilerini geliştirmeli ve farklılaştırabilmelidirler.

Not: Taktik beceriler de aynı şekilde öğrenilir. Oyun için gereken stratejik davranışlar dediğimiz taktik neden ve niçin yapılacağını yaşayarak görmeden, yaşayarak anlamadan, ne zaman ve nasıl yapılacağını öğrenmek mümkün olamamaktadır.

Yani oyuna dair teknik ve taktik tüm gerekenlerin, oyundan koparılmış ve başkalaştırılmış şekilde amaca yönelik öğrenilmesini sağlamak mümkün değildir.

ELEŞTİREL BİR DEĞERLENDİRME VE ÖNERİ

Türkiye'de futbol gelişimi ve özellikle "futbolcu gelişiminin" duraklama miladı, futbolu meralardan, köylerden, okul bahçelerinden, semt ve mahalle sahalarından, arsalardan kovulması, futbolun halı sahalara hapsedilmesi, kulüplerin halka kapatması ile başlayan milattır.

Bu miladın başlangıcı 1980 tarihidir.

1980 sonrası alınan bir takım kararlar ve yürütülen ekonomik ve sosyal politikalar ve uygulamalar ile yani 24 Ocak ekonomik kararları ile başlayan serbest piyasaya geçiş, özelleştirmeler, inşaatçılık, göç, devletin sosyal devlet özelliğini değiştirmesi, sporda ve futbolda özerkleştirme yasası, futbolda gruplaşma, mafyöz ilişkiler, ve futbolun ticarileştirilmesi ve ticarileşen futbolun halkı futbol ile kendini ifade etmekten ziyade futbol aracılığı ile maç izleyen birer tüketiciye dönüştürmesi ile doğrudan ilintilidir.

Artık bir şekilde yeniden başlamak gerek.
Gösterişli statlar, pahalı tesisler bu sorunu çözmez.

Çözüm herkesin ulaşabildiği ve herkese ulaşabilen bir futbol ve spor yönetimi ve organizasyonudur.

Özetle günümüzde futbolu çocuklardan, çocukları futboldan koparmamak adına yapılacak en iyi şey, mahalle ve semt kulüpleri kurmak ve bunların biricik iş ve işlevlerini tamamen çocukların spor ve futbol ihtiyaçlarına ve isteklerine cevap verecek biçimde organize etmektir.

10 Kas 2018

ANTRENÖR SINIFLAMALARI

Eskiden bazı antrenör sınıflamalar yapılırdı.

Bunlardan birisi de, otoriter antrenör, liberal antrenör ve demokrat antrenör şeklindeydi.

Bu klasik bir değerlendirmedir. Daha çok antrenörün mizacına ve bazı davranışlarına göre bir kategorize söz konusudur.

Oysa artık antrenörler, mizaç ve bazı kalıp davranışlardan ziyade başka amaçlara ve özelliklere göre sınıflandırılmalıdırlar.

Bu sınıflama illa yapılacaksa daha çok "antrenörlük yaklaşımları" bağlamında yapılmalıdır.

Niçin?
Çünkü demokrat antrenör diye tanımlanan birçok antrenörün, otoriter diye tanımlanan bir çok antrenörden daha verimsiz olması mümkün olabilmektedir.

Ya da liberal diye tanımlanan bir antrenörün bazı zamanlarda oldukça otoriter olduğu yaşanılan örneklerdendir.

Yani tiplere ve karakterlere göre sınıflandırma, verimlilik ve yararlılık açısından çok şey ifade etmeyebilmektedir.

Bizce tipler veya karakterler üzerinden yeni sınıflamalara değil, illa bir sınıflama yapılacaksa bunun futbol anlayışları, futbol yaklaşımları ve futbol ekolleri üzerinden yapılması daha doğru olacaktır.

Örneğin;

1. Oyun ve Strateji antrenörleri,
2. Oyun ve Oyuncu antrenörleri.

Veya

1. Yarışmacı müsabaka antrenörleri,
2. Geliştirici oyun ve oyuncu antrenörleri

Ya da

1. Kondisyon geleneğinden gelen antrenörler,
2. Oyuncuya göre, oyuncuyla ilgili gelenekten gelen antrenörler,
3. Her şeye baştan başlamayı seçen reformcu antrenörler.

Başka açıdan bir sınıflama yaklaşımı;

1. Oyuna göre oyuncu belirleyen ve seçen antrenörler,
2. Oyuna göre oyuncuyu değiştiren ve geliştiren antrenörler..

Yine farklı bir bakışla bir sınıflama;
1. Geliştirici, yaratıcı ve yönlendirici antrenörler,
2. Yarışmacı, rekabetçi ve ürün odaklı antrenörler..

Özetle antrenör sınıflamasının temelde çıkış noktası;
1. Oyuncu,
2. Ve oyun'dur.
Her şey bu iki unsurdan şekillenerek ilerler..

Sonuç olarak, oyuncuya ve oyuna odaklanarak her ikisini olması gerektiği ölülerde ve düzeylerde geliştirmeyi amaçlayan antrenörler, birsi için diğerini tercih etmeyen ve iki unsuru olması gerektiği düzeyde buluşturabilen antrenörler "iyi" ve "ideal" antrenörler olsa gerektir...

ALTYAPI ARAŞTIRMA SORULARI

DİYELİM Kİ, BAŞKA BİR ÜLKENİN ALTYAPI VE ALTYAPI EĞİTİMLERİ İLE İLGİLİ BİR ARAŞTIRMA VEYA ÇALIŞMA YAPACAKSINIZ...
MUHTEMEL SORULAR NASIL OLMALI VE NELERİ KAPSAMALIDIR?

BAZI ÖRNEK SORULAR:

1. Araştırma veya çalışma yapılan söz konusu ülkenin ulusal bir spor politikası var mıdır?

2. Spor ile ilgili ulusal düzeyde örgütlenme biçimi nedir?

3. Spora ilişkin hukuki mevzuat birikimleri ve çalışmaları nelerdir?

4. Spor ile ilgili kurumların ve birimlerin hiyerarşik konumlanması görev, yetki, sorumluluk ve denetim mekanizmaları nasıl oluşturulmuştur?

5. Spor Bakanlığı veya İlgili Bakanlık diğer tüm spor kurumları üzerinde Anayasal düzeyde ve ilgili kanunlar ile belirlenmiş herhangi bir tasarrufa ve denetime sahip midir?

6. Söz konusu ülkede üst düzeyde spor kurumu yöneticilerinin seçilmesi veya atanması izleği (prosedürü) nedir?

7. Söz konusu ülkede ilgili bakanlığa bağlı spor kurum ve birimlerinde idari ve diğer personeli belirlemede ve atamalarda ilgili prosedür (izlek) nelerdir. Bakanlığın bazı tasarrufları söz konusu mudur?

8. Söz konusu ülkede belirlenmiş, öncelik verilen veya özel olarak benimsenen bir spor alanı/branşı var mıdır?

9. Söz konusu ülkede, ülke nüfusu ile spor yapan kişi nüfusu arasında bir oran çalışması var mıdır? Veya spor ile ilgili değerlendirmelerde buna benzer ölçütler kullanılmakta mıdır?

10. Söz konusu ülkede Bakanlık düzeyi dışındaki tüm spor kurum, birim ve örgütlenmeleri nelerdir?

11. Söz konusu ülkede herhangi bir spor branşına özgü hiyerarşik kurumsal örgütlenme nedir?

12. Okullar ile ilgili olarak eğitim bakanlığı ile Spor Bakanlığı arasında sistematik ve sürdürülebilir ilişkileri ve işleyişi belirleyen mevzuat var mıdır?

13. Okulların spor uygulamaları ve/veya spora yönlendirme konusundaki rolleri, işlevleri ve işleyişleri nelerdir?

14. Yerel, mahalli, bölgesel ve genel anlamda spor kulüpleri kuruluş, yönetim ve işleyiş sistematiği nedir?

15. Yerel veya mahalli spor kulüpleri görev ve sorumlulukları nelerdir?

16. Spora ilgili ve istekli bir çocuğun herhangi bir spor dalında formel anlamda eğitim alabileceği kurum var mıdır? Varsa nereleridir?

17. Spora ilgili ve istekli bir çocuğun herhangi bir spor dalında formel anlamda eğitim alabileceği kabul yaşı nedir?

18. Spora yeni başlayan veya başlatılan ilgili ve yetenekli bir çocuğun, en üst düzeyde sporcu olabileceği süreç “kurumsal” açıdan nasıl işlemektedir?

19. Spora yeni başlayan veya başlatılan ilgili ve yetenekli bir çocuğun, en üst düzeyde sporcu olabileceği süreçte kendisi ve ailesi dışında herhangi bir nedenle sekteye uğratılması (engellenmesi, önünün kesilmesi) mümkün müdür?

20. Resmi tüm spor kurumlarında eğitimci kadroları (antrenör, uzman vb) nasıl belirlenmekte ve özlük hakları açısından hangi koşullarda çalışmaktadırlar?

21. Resmi olmayan spor kurumlarında (kulüplerde) eğitimci kadroları (antrenör, uzman vb) nasıl belirlenmekte ve özlük hakları açısından hangi koşullarda çalışmaktadırlar?

22. Kulüpler başta olmak üzere diğer spor kurumlarında “altyapı eğitimi” ile ilgili birimlerin yönetsel (organizasyon şeması) yapısı ve üst yapıyla ilişkisi nedir?

23. Altyapı birim veya kurumlarının kuruluş, işleyiş ve bağlı olduğu hiyerarşik yapı ile ilgili mevzuat nedir?

24. Altyapı birim veya kurumlarının girdi maliyetleri nasıl karşılanmaktadır?

25. Altyapı birim veya kurumlarının çalışma kadroları nelerdir?

26. Altyapı birim veya kurumlarının sporcu adayı kabulü nasıl gerçekleşmektedir?

27. Altyapı birim veya kurumlarının amacı nasıl belirlenmiştir?

28. Altyapı birim veya kurumlarının eğitim kadrolarının (antrenörlerin) yeterlilik alanları nelerdir?

29. Altyapı birim veya kurumlarında çalışan antrenörlerin başka bir iş alanı veya meslek alanları var mıdır? Yoksa tüm mesaisi ve çalışma alanı altyapı ile ilgili birim veya kurum mudur?

30. Altyapı birim veya kurumlarının yaş düzeylerine, dönemlere veya evreler göre hazırlanmış, standardize edilmiş eğitim programları ve içerikleri mevcut mudur?

31. Altyapı birim veya kurumlarının yarışma, müsabaka organizsayonları hangi yaşlarda başlamaktadır?

32. Altyapı birim veya kurumlarının yarışma ve müsabaka organizasyonlarını belirleyen mevzuat ve planlamaya ilişkin herhangi bir belge, yönetmelik ve yönerge söz konusu mudur?

OYUN ZEKÂSI ASLINDA OYUN BECERİSİ DEMEKTİR...

Oyun zekası kavramı daha çok ve daha sık kullanılan bir deyim olup, aslında kast edilen şey elbette ki "oyun becerisi"dir...

Oyun becerisi demek, oyunu iyi oynamak için gereken temel teknik becerileri gerçekleştirmek demek değildir.
O zaten olmazsa olmaz...

Oyun becerisi daha çok oyun farklı açı, yön ve hızlarda oynayabilme ile başlayan ve çok daha önemlisi oyun içindeyken oyuna farklı boyut kazandırabilmek ile gelişen "yaratıcı oyun" davranışları demektir.

Daha çok bireysel taktik beceriyi, oyun taktiği ile birleştirebilmektir. Öznel olarak da oyun taktiğini bireysel taktiğe bağlı olarak dönüştürebilmektir.
Oyun zekası deyimi muhtemelen oyunu farklılaştırmak ve farklı oynamaktan kaynaklı bir ifadedir.

İşin aslı oyuna yaratıcılık eklemektir.
Oyuna yaratıcılık eklemek demek "pozisyon üretmek" demektir.

Nasıl olabilir bu?
Bu inisiyatif kullanarak olabilir.

İnisiyatif kullanan oyuncular yaratıcı oyuncular olurlar.

İnisiyatif kullandıkları için de yaratıcı oynama imkanı bulmuş olurlar.

Savunma oyuncuları neden daha az yaratıcı oyunculardır?
Ya da oyun becerileri orta alan ve hücum oyuncularına göre neden daha düşük görülür?

Çünkü basit, tek düze ve standart oyun beklenir onlardan. İnisiyatif kullanmalarına izin verilmez. Hatasız oynamalar istenir.

Çok yanlıştır aslında.
Oysa savunma oyununda da oyun becerisi önemli ve gerekli bir beceridir.

Oyun becerileri yüksek oyuncular geliştirmenin yolu, hatasız oynamaların istemek değildir.

Oyunu farklı şekillerde oynayabilmelerine izin vermek ve inisiyatif almalarını sağlamaktır.

Taktik oyun becerisi ile birleşirse ortaya çıkan şey yaratıcı takım oyunu olur.

Oyun becerisi taktik ile birleşmez ise ortaya çıkan şey oyuncuya bağımlı takım olur.

Oyun becerisiz oyunculardan kurulu taktik ise seyir zevki az otomatikleşmiş takım oyunu ortaya çıkarır.

Oyun becerisi gelişimi başlangıç yaşları 10-12 yaş,
Oyun becerisi gelişimi artış yaşları 13-15 yaş,
Oyun becerisi gelişimi sıçrama ve olgunlaşma yaşlar 16-24 yaş süreçleri olarak ifade edilebilir...

OYUN ALANLARININ YAPISI VE UYARAN İLİŞKİSİ

Oyun alanlarındaki, kazaya sebep olma olasılığı olan nesnelerin kaldırılmasına yönelik eğilim, diğer bir açıdan bakıldığında çocukların sab...