4 Ara 2019

İşgücü, Verimlilik ve Futbol İlişkisi

Bir iş için harcanacak işgücü, o iş ile ilgili becerilerin gelişmişliği ve o iş ile ilgili stratejilerin doğru seçimi oranında azalır veya artar.

Enerjinin diğer bağlamda kondisyonun verimli kullanılması beceri düzeyi ve amaca yönelik davranışlar doğrudan ilgilidir.

Onun içindir ki;
Çocuklarda ve gençlerde kuvvet, sürat, ve dayanıklılık gelişimi ile ilgili harcanacak zamanın daha büyük kısmı teknik ve taktik gelişim düzeyi ile harcanmalıdır.

İş ile ilgili beceriler ve iş için gerekenleri amacına göre yapma uğraşı işgücünü zaten büyük ölçüde geliştirir. Ama öncelikle işgücünü geliştirme çalışmaları iş becerilerini ve işi yapma yollarını gelişimini sağlamaz.

Kıssadan hisse;
Futbol bir oyundur.
Oyunlar için belirleyici olan oyunu oynayabilme becerileri ve oyunu oynama biçimindeki farklılıklardır (stratejiler-taktiklerdir)...

Yaşa uygun beceri ve strateji geliştirme eğitim çalışmaları, ilerideki spor verimliliği için asıl belirleyici olan eğitim yatırımı demektir.

Mutsuzluk ve Çocuklar

Mutsuz çocukların gelişimleri genelde sorunlu olur.

Mutsuz çocuklar normal koşullarda olmaları gereken gelişim düzeylerinde olmadıkları gibi, uygun koşullarda ulaşacakları gelişim potansiyellerine asla ulaşamazlar.

Çünkü mutsuzluk engelleyici bir faktördür. Mutsuzluk vücutta hormonal ve dolayısıyla biyolojik değişimlere neden olur ve kişinin gelişim alanlarını durağanlaştırır veya yavaşlatır. Bu çocukların bedensel, motor, düşünsel, sosyal, duygusal tüm gelişim alanlarına değişik düzeylerde yansır.

Özetle mutsuzlukta her türlü gelişimsel verim düşer.

Çok az çocuk mutsuzken gelişir. Çok az çocuk mutsuzken çok başarılı olur.
O da muhtemelen mutsuz olmaktan kurtulmak içindir. Ama pek az çocuk bunu gerçekleştirebilecek özelliğe sahiptir.

Bunun içindir ki, çocukların okulda, sporda başarılı, gelişime açık ve verimli olmalarını sağlamanın ön koşulu onların öncelikle mutlu olmalarını sağlamaktır.

Mutluluk elbette çocuğun her istediğinin yerine getirilmesi, onun şımartılması, ayrıcalıklı olmasının sağlanması demek değildir. Mutluluk çocuğun bedensel, duygusal, düşünsel ve sosyal olarak ihmal edilmemiş, yaş düzeylerine uygun etkinlik ve yaşam düzeni içinde bulunması ve akranları ile aynı imkan ve fırsatlara sahip olması demektir.

Mutluluk olmadan gelişim, gelişim olmadan verimlilik olmaz.

Lakin çocukların mutluluğu konusunda evde, okulda ve spor alanlarında oldukça eksik kaldığımızı da belirtmemiz gerek. İyi sporcular ve başarılı öğrenciler ile mutluluk arasında anlamlı bir ilişki vardır. Ve mutluluk sadece para ile sağlanacak bir yaşam niteliği değildir.

SPOR ALTYAPILARI ULUSAL BAĞLAMDA 3 TEMEL ÜZERİNE İNŞA EDİLİR

1. Herkesin spor yapma imkanı bulduğu, futbol oynadığı ve esas olarak niceliğin amaç olarak belirlendiği, tüm ülke çocuklarını kapsayan bir spor/futbol modellemesi,

2. Yukarıdaki niceliğin giderek nitel bir yapıya dönüştüğü, spor eğitiminin sporcu olmaya doğru evrilmeye başladığı, çok sayıda özellikli çocukların daha uzun, daha kapsamlı ve formal bir eğitime tabi tutulacakları spor modellemesi,

3. Olimpik özelikleri, üst düzey becerilere ulaşma hızı, düzeyi ve kalitesi ve yarışmacı kimliğini ile yola devam edenlerin sayıca daha az ama üst düzey sporculuk özellikleri ile kalıcı olanların toplandığı spor modellemeleri.

Nicelik elbette niteliği belirlemez.
Ama niteliğin en önemli başlangıç noktası veya çıkış noktası niceliktir.

İyileri seçerek vereceğiniz bir eğitim modellemesi yerine,
Herkesi eğiterek, iyilerin giderek ortaya çıkacağı bir eğitim modellemesi daha insancıl, daha sağlıklı, amaca daha uygun ve süreci daha verimli kullanmak demektir.

Seçtiklerimizle değil, kendi kendilerine seçilerek yola devam edenler kalıcı olurlar.

Dahası bir ülkenin spor modeli birlileri sporcu olsun diye değil, herkes spor yapsın diye başlar, o herkesin içinden ayıklanarak devam edenler sporcu olurlar...

GELİŞİM PSİKOLOJİSİ VE FUTBOL ÜZERİNE BAZI NOTLARI

1

Futbol Oyunu İki Doğal ilke ve anlayış üzerine tasarlanmış ve kurgulanmış bir oyundur.

1. Gol atmak ve
2. Gol yememek.

Oyunun özü budur.

Basit düşünüp, basit yaşamak aslında sanıldığı gibi kolay, ucuz, sıradan ve vasat olmak değildir.
Tam tersidir.
Basit düşünmek ve basit yaşamak demek bir anlamda rafine olmak becerisi ve düzeyi demektir.

Rafine olmak demek ise fazlalıklardan, süslerden, karmaşadan, gösterişten, sükse yapmaktan arınmak, yüklerinden kurtulmak ve daha doğal olana, doğru olana, iyi olana ve güzel olana ulaşmaktır.

İşi daha da somutlayarak devam edelim;

Futbol oyunu gol atma ve gol yememe ilkesine göre tasarlanmış bir oyundur dedik. Yani iki ilke üzerine inşa edilen bu oyunun esasında bir amacı vardır. Gol atmak...

Evet.... Futbolun ve benzer oyunların tümünün "oyun" olmasını sağlayan biricik amaç gol atmak amacı üzerine kurgulanmıştır.

Gol atmayı çıkarın ortada oyun kalmaz.

Peki ne demeye çalışıyoruz? Şun;

Futbol Oyununu karmaşıklaştırmak, bilinmeyen şeyleri çoğaltmak oyunu zenginleştirmez. Tam tersine oynanamaz hale getirir.
Futbolu oyun kılan eğlence ve amaç eğer gol atmaya dayalıysa, gol atmanın olabilecek en basit, en sade, en anlaşılabilir ve en uygulanabilir pratiklerini çalışmak ve becermek zorundasınız.

Futbol gelişimi demek anlamadığımız, bilmediğimiz ve beceremediğimiz bir çok şeyi uygulamaya çabalamak değildir.

Futbol yapabildiklerin ve becerebildiklerinle oynanır. Oynadıkça gelişir. Sonra geliştikçe farklı oynanmaya başlanır.

Ama bunun için sade olanı, gösterişten uzak olanı, uygulayabildiğini seçmek koşuluyla...

Gelişim karmaşık hale getirmek ve zora sokmak değildir.
Gelişim kat ederek ilerlemek demektir.

2
GELİŞİM PSİKOLOJİSİ VE FUTBOL NOTLARI 2

Çocukların futbol oyununa yönelik gelişimlerinin bazı kritik dönemleri vardır.

Bunlardan birincisi 3-6 yaş arası tekmeleme davranışıdır.
Tekmeleme topa ayakla kontrolsüz ve kademelendirme olmaksızın ilkel vurma davranışıdır. Sonraki süreçlerde bu davranış gücün kademelendirilerek kontrollü dokunuşlara, stoplara, paslara ve şutlara dönüşecektir.

Ama futbol oyununa ilişkin esas olarak "oyunsal karakteri özümseme ve fark etme" anlamında ilk kritik davranış; 7, 8, 9, ve 10 yaşlarındaki tüm çocukların topa sahip olma, topa sahip olduklarında, karşıdaki kaleye yönelme ve gol atmayı amaçlama davranışlarıdır.

Futbol bu değildir belki ama "futbol oyunu" tamamen budur.

Çünkü bütün çocuklar önce işin özünü, basit anlamını ve basit amacını algılamak isterler. Algılamaya başladıklarında anlamaya da başlarlar.

Çocuklara gereğinden önce bir şey öğretmek ve gereğinden çok şey öğretmek onların öğrenmesini pek sağlamaz.

Çünkü çocuklar algılamadan anlamazlar.
Algılamak anlamanın ön koşuludur.
Anlamak için algılamak, algılamak için o şey her neyse onu gerçekleştirebilme olgunluğuna ulaşmış olmak gerekir.

8-9, ve 10-11 yaşlarındaki çocuklardan 13 ve sonrası yaş çocukların algıladıkları ve anladıkları şeyleri gerçekleştirmelerin beklemek ve istemek çocuklara eziyettir.

Çünkü eğlenmeden, işin özünü algılamadan ve anlamadan yapılan tüm uygulama çalışmaları çocukları mutsuz eder.
Ve geliştirmez.

Anlamadan bilinmez.
Bilinmeden gerçekleştirilmez.

3

Çocukların 8 yaşlarına kadar yaptıkları her türlü hareket etkinlikleri ve oyunlar onların gelecekteki futbol oyunculuklarını doğrudan ve olumlu olarak yüzde yüz oranında etkileyecektir.

Çocukların 8-9 yaşlarındaki her türlü hareket ve oyun etkinlikleri ve her türlü bedensel aktiviteleri onların futbol oyunculuğu becerilerine büyük ölçüde etki edecektir.

Lakin çocukların 10-12 yaşlarından itibaren her türlü hareket ve oyun etkinlikleri onların futbol oyunculuğuna doğrudan değil, dolaylı olarak etki etmeye başlar. Bu yaşlar ve sonraki süreçte çocukların futbol oyunculuğu becerilerini doğrudan etkileyecek biricik şey futbol oyunu ve futbol oyunun karakterize olduğu faaliyetlerdir.

ÇOCUKLARIN EĞİTİMİ ÜZERİNE BİR KAÇ PARAGRAF

Çocukları başıboş bırakmak nasıl bir eğitim değilse, çocukları zapturapt altına alarak, her şeyi dikte ettirerek gerçekleştirilen eğitim de iyi bir eğitim değildir.

Çocukları kendilerine ve çevrelerine zarar vermeyecek ve zarar görmeyecekleri koşulları ve ortamları hazırlayarak, gerektiğinde onlara ip uçları sunarak kılavuzluk edilen, özgür ve bağımsız davranmalarına imkan tanıyan eğitim yaklaşımları ve programları ideal eğitimdir.

Çocuklarda yaratıcı özellikler geliştirmenin başka bir yolu, yaklaşımı ve programı yoktur.
Söz konusu ideal eğitim yaklaşım ve programlarının özü; Onların kendi kendilerini test edecekleri ve kendi kendilerine geribildirim vererek tekrar deneyecekleri ve bu şekilde kendilerini geliştirecekleri eğitim süreçleri oluşturmaktır.

12 YAŞINA KADAR


Biliyorsunuz genelde bütün çocuklar forvet oynamak ister.
Neden?
Forvet olmanın cazibesinden mi?
Yoksa futbol oyununun karakterine ilişkin ilk algının "topa sahip olma" ve "gol atma" şeklinde olmasından mı?

Çocuklar futbol ile "oyun olarak" ilk tanışmaya başladıklarında, futbolu oyun olarak oynamaya başladıkları yaşlarda, tek bir şey düşünürler; "Topu kapmak, kaptığı top gidebildiği kadar gitmek ve topu üç direğin arasından geçirmek".

Topa sahip olmak ve gol atmak çocukların ilk futbol oyun algısı ve o algının davranışa dönüşme sürecidir.

Bu durum genel olarak 11-12 yaşlarına kadar hep böyledir.

Söz konusu bu yaş süreçleri çocukları top ile ilişkili tüm hareket çeşitliliği ve becerilerinde de en yoğun artışın yaşandığı yıllardır.

Daha iyi eğitim adına veya sistemli eğitim adı adına, bu yaşlara değin çocukları pasa ve saha içinde konum almalara zorlayarak, çocukları bu muhteşem sürecin olabilecek en iyi ve en verimli şekilde geçirmelerine engel olmamak gerekir.

Sorun eğer bencillik ise o başka.
Bencilliği engelleyeceğim diye bireyselliği engellersek, top ile ilişkili davranış çeşitliliği ve becerileri açısından eksik çocuklar yetiştiririz.

Bencillik anlamsız, amaçsız, keyfi, çıkarcı bireycilik demektir.
Bireysellik ise güvenli, yaratıcı, müteşebbis, sorumluluk alan ve fayda sağlamak için öne çıkan demektir.

Aradaki dengeyi sağlamak ise eğitimcilik ve eğitimci antrenörlüktür.

Not: 12 yaşından önce oyun sahası içinde alan ve yer konumlandırmalar, sözde dizilişler ve sözde taktik uygulamaların çoğunlukla çocukların anlamadıkları, anlamadıkları için beceremedikleri ve zevk almadıkları, zevk almadıkları için de gelişmedikleri uygulamalardır.

Taktik soyut bir şeydir.
Çocuklar 12 yaşına kadar soyut düşünmezler.

Hele hele 10 yaşına kadar futbol toptan ibaret bir oyundur.

10-12 yaşlarında ise futbol o topu kullanma, yönetme ve üç direk arasından geçirmekten ibaret bir oyundur.

Onlar için her şey somut olmalıdır.
Onlar için her şey görülebilir, dokunulabilir ve gerçekleştirilebilir olmalıdır.

Yoksa göstermeleri gereken gelişimi gösteremezler.

Bireysellik ve Kolektiflik

"Ben kazanırsam takımım da kazanır" ile "takımım kazanırsa ben de kazanırım" duygusu, düşüncesi ve pratiğini öyle bir dengelemeliyiz ki;

Ne bireysel gelişimin önünü kapatmalıyız.
Ne de takım olma bilincinin ve ahlakının yok olmasına izin vermeliyiz.

O halde yapılacak şey bellidir;

12 yaşına kadar çocuklar belli ilkeler doğrultusunda bireysel ihtiyaçlarının, bireysel ilgi ve isteklerinin peşinde koşmalı ve peşinde olurken gelişmeleri sağlanmalıdırlidir.
.
12 yaş ile beraber toplumun, takımın veya grubun bir parçası olarak bireysel becerilerini sergilemeyi öğrenmelidirler.

15'li yaşlardan itibaren ise bireyselliğin ve bireysel becerilerin çoğunlukla toplum için, takım için, grup için kullanılması gereğinin, yani kolektiflik ihtiyacının duygu ve bilince dönüştüğü bir yaşam biçimine başlamalıdırlar.

Bunu hareket, beden eğitimi, spor ve futbol açısından yorumlamaya çalıştığımızda ortaya çıkacak olan sonuç, bazı şeyleri yanlış yapmaya çalıştığımız gerçeğidir.

Oyun gelişimi mi? Oyuncu gelişimi mi?

Futbol Oyununun gelişimi "oyuncu gelişimini" de belirler.

Oyunun oyuncu gelişimini belirlemesine ilişkin günümüze özetle bir bakalım;

1. Her mevkinin oyununu asgari düzeyde oynayan mevki oyuncuları şeklinde gerçekleşmiş ve gerçekleşmeye devam etmektedir.

2. Savunma bölgesi, artık savunma bölgesi değil, oyunun organize edildiği bir bölge haline gelmiştir. Dolayısıyla o bölge yer alan oyuncular da oyunu organize edecek beceri düzeylerine sahip olmak zorundadırlar.

3. Artık klasik olmaya başlamış 1., 2., ve 3. bölge oyunu ve oyuncuları yerine, oyunu tüm bölgeleri kapsayacak kadar geniş oynayabilen ama aynı zamanda oyunu bir bölgenin kendi içinde 2, 3 veya 4 ve daha fazla alt bölgeye kadar bölümlendirilerek dar alanda oynandığı (baz half-space), sürekli değişen ve dönüşen oyun ve buna ilişkin oyunculuk becerileri esas hale gelmiştir.

Bu anlamda bir futbol takımındaki tüm oyuncularının "oyun becerilerinin" ve haliyle top ile ilişkili her türlü davranış becerilerinin üst düzeyde olması artık bir zorunluluktur.

Kıssadan hisse altyapı eğitimlerinde "defans oyuncusu" yetiştirme adına topu def eden, yani sadece uzaklaştırmaya dayalı davranış becerileri tam anlamıyla tarih olmuş durumdadır.

Keza orta saha oyuncularının zaten karakterleri gereği savunma ve hücum oynayabilen oyun becerilerine sahip olmaları, hücum oyuncusu olarak nitelendirilen oyuncuların da orta alan ve hatta savunma mevkilerinde görev ve sorumluluk almalar, futbol oyunun giderek basketbol oyununa dönüşmeye başlaması şeklinde açıklanabilir.

Özetle klasik mevki oyunculuğu yerini her mevkide top ile oyun oynayabilen oyunculuk almıştır. Çünkü oyun evrimleşmiştir.

Artık oyunculara göre oyundan ziyade oyuna göre oyuncular zamanı ve çağındayız.

OYUN ALANLARININ YAPISI VE UYARAN İLİŞKİSİ

Oyun alanlarındaki, kazaya sebep olma olasılığı olan nesnelerin kaldırılmasına yönelik eğilim, diğer bir açıdan bakıldığında çocukların sab...