4 Mar 2017

YARATICILIK VE YARATICI OYUNCU ÜZERİNE

1
Aslında yaratıcılık ve yaratıcı oyuncu konusu "top" ile oynanan tüm oyunlar için geçerlidir...
Futbol eğitim uygulamalarında çocukları ve gençleri öncelikle ve ağırlıklı olarak koşmaya yönlendirmek ve özendirmek yaratıcılık konusunda üzerinde düşünülmesi gereken sorunlar yaratabilmektedir.

Çünkü çok koşmaya veya devamlı şartlandırılmış çocuk ve gençlerden "yaratıcı" oyuncu çıkma olasılığı azalmaktadır.
Neden?
Çünkü; Çok koşan bir kişinin, çok şeyi bir arada düşünebilmesi ve düşündüğü bir çok şeyi pratiğe dönüştürmesi zordur.
Koşan birisi için zaten buna gerek de kalmaz. O koşma anında koşmanın kendisi ile ilgilidir.
(Ama koşmalara topu ekler ve topu koşmaların bir parçası haline getirirseniz durum değişir).

Günlük hayatımızdan örnekle devam edelim.
Yürüyüş yaparken veya otururken hem daha çok ve hem de daha farklı şeyler düşünebiliriz. Ama koşmaya başlayınca, koşu uzunluğu ve hızı artmaya başlayınca düşünme verimi düşer.
Koşu hızlandıkça farklı şeyler düşünme becerisi azalır. Bunun yapılan işe odaklanma zorunluluğu ile ilgisi vardır.
Yaratıcılık denilen şey, yapılan iş ile ilgili olarak farklı seçenekleri düşünmek ve uygulayabilmek demektir.
Futbolda yaratıcılık top ile ilgilidir. Çünkü oyunu belirleyen ve yöneten şey toptur. O halde her şey topun yönetilmesi ve yönlendirilmesi ile ilgilidir.
Dolayısıyla futbolda top ile ilgili yaratıcılık farklı şeyleri, farklı biçimlerde ve farklı durumlarda uygulamak demektir.

Buna göre topsuz yapılan tüm çalışmaların yaratıcılık açısından amacı olmayan çalışmalar demektir.
Topun olmadığı koşmalar farklı şeyleri, farklı biçimlerde ve farklı koşullarda uygulama imkanını ve fırsatını ortadan kaldırmak anlamına gelir. Çünkü yaratıcılık deneyimi sunmaz.
Özetle topun işin içinde olmadığı koşular ve davranışlar yaratıcılığı geliştirmez.
Çok koşmaya dayalı eğitim uygulamaları, atletik özellikli çalışmalar, top ile ilgili farklı şeyleri uygulamayı fırsatı ve imkanını vermez.

Yaratıcılık denilen özellik;
Top ile ilgili becerilerin oyun akışı içinde, oyunun ortaya çıkardığı fırsatlardan yararlanarak sergilenmesine dayalı gelişir.

2
Birinci bölümde yaratıcılık için iki noktanın altını çizmiştik. Futbolda yaratıcılık ve yaratıcı oyunculuk gelişimi için en önemli ön koşul top ile ilişki becerilerin önemi ve gereği üzerinedir.
İkincisi aşırı oranda koşu dayanıklılığı ve devamlılığı yaratıcılık için belirleyici oladığı gibi engelleyici de olabilmektedir...

Oyuncuları bir çok ölçüte veya bakış açısına göre ya da özelliğe göre sınıflamak mümkündür.
Örneğin oyun akışı için oyuncu ihtiyaçlarına göre
1. Verimli oyuncu
2. Çalışkan oyuncu
3. Yaratıcı oyuncu
tiplerinden ve sınıflamasından söz edilebilir. Bu sınıflama uyarında belirlenen oyuncu tiplerinin hepsine ihtiyaç duyulduğunu söylemek mümkündür.

Üçünü bileşimi olan oyuncu tipi neredeyse mümkün değildir.
Mümkün olan ise genellikle şudur;
Çalışkan oyuncuyu daha verimli, kılabilmek.
Ya da verimli oyuncuyu biraz daha çalışkan kılmak.
Ama yaratıcı oyuncunun asgari düzeyde çalışkan ve verimli olması yeterlidir.
Çünkü yaratıcılığı için zinde kalmaya, düşünmeye, farklı şeyler yapmaya ve herkesin görmediğini veya tahmin etmediğini denemeye yönelik kişiliği ve becerisini uygulamaya koyabilmek için rahat olmaya, serbest veya daha bağımsız davranmaya ihtiyacı vardır.
Bu tür oyunculara yaratıcılığın gerektirdiği serbestlik verilmelidir.
Örneğin Mesut Özil adlı oyuncuya taktik açıdan görev kısıtlayıcı bir görev verirseniz ve bu taktiğin içinde savunmaya yönelik görevler ağırlıktaysa, hele hele onu adam adama savunma yapmaya zorlarsanız veya savunma öncelikli, kendi yarı alınında oyunu benimseyen bir oyun tercih ederseniz ondan asla verim alamayacağınız gibi çık sıradan bir oyuncu tipi ortaya çıkarmış olursunuz.

Yaratıcı oyun ve oyunculuk için çocuk ve gençlere oynadıkları bölge ya da mevkide durumun gereği olan hareket ve beceriler dışında farklı bir şeyler denemesine izin verilmesi kadar, oyun akışına ilişkin davranış sorumluluğu vermek ya da önermek çok daha önemlidir.
Yani, oyun anlayışı ve oyun içindeki taktik görevlendirmeler yaratıcı oyuna izin verecek bir yapıda olmak zorundadır. Yaratıcı oyun için yaratıcı taktiklere, yaratıcı taktikler için de yaratıcı oyunculara ihtiyaç duyulması birbiri ile ilgili şeylerdir.

Yaratıcı oyuna izin vermeyen oyun ve çalışmalarda yaratıcı oyuncu yetiştirme ihtimaliniz azalır.
Mevkilere gelince en az yaratıcı oyun ve oyuncu savunma oyuncuları ile ilgili olduğu düşünülür. Bu çok doğru değildir. Her mevkinin yaratıcılığı farklı özellikler gösterir.
Tek tip yaratıcı oyuncu türü yoktur. Biz genel olarak yaratıcı oyuncuları orta saha ve forvet açısından değerlendirme eğilimi içindeyiz. Bu durumda da yaratıcı çalışmalar diye her mevkideki oyuncuya aynı şeyler yaptırıyoruz.

Oysa yaratıcılık mevkilere göre yaratıcılık meselesidir ve o mevkinin yaratıcılığın özellikleri ve oyunları farklıdır.
Günümüzün en etkili ve önde sayılan savunma oyuncularını iyi analiz ederseniz onların sadece savunma özellikli iyi oyuncu olmaları ile değil, savunma oyununda da yaratıcı özelliklere sahip olduklarını görebilirsiniz.

FUTBOL AHLAKI MI? GENEL AHLAK MI?

BAĞIMSIZ ya da TEK BAŞINA "FUTBOL AHLAKI" DİYE BİR ŞEY OLMAZ.
AHLAK (=DEĞERLER) SAHİBİ OLMAK DİYE BİR ŞEY VARDIR.
AHLAK (DEĞERLER SİSTEMİ) ÖNCE TOPLUMSAL SONRA BİREY VE YAŞAM ALANLARI İLE İLGİLİDİR.

Değerler sistemi" olarak adlandırılan ahlak, en tartışmalı konulardan birisidir.
Çünkü coğrafyalardan coğrafyalara göre edinilmiş gelenek ve görenekler ile ilgili olduğu için bir topluma göre ahlak olan şey diğerine göre olmayabilmektedir.

Ama evrensel ve yerel anlamda standart bir ahlakı, yani değerler sistemini tanımladığımızda karşımıza şunlar çıkar;
1. Karşısındakine, onun yaşam hakkına ve sosyal haklarına önem ve değer verip, gereği gibi davranma,
2. Kendisine ait olmayanı ve hak etmediği hiç bir şeyi elde etmeme etmeye çalışmama,
3. İşini, görevini ve sorumluluklarını olması gerektiği gibi yerine getirme,
4. Herkesi eşit görme ve adil davranma,
5. Çalışanı, üreteni, fark yaratanı değerlendirme.

Bu açıdan bakıldığında toplumsal yaşamda sahip olunan değerler sistemine bir bakmak gerekir.
Toplumsal yaşama bakınca bu değerlere ne ölçüde sahip olunup olunmadığı ve bu değerlere ne ölçüde uyulup uyulmadığı bireysel ve toplumsal olarak ne durumda olduğunuzu ortaya koyar.

Yeryüzündeki ülkeler coğrafyasına bakıldığında ise, bu değerlere yüksek ölçüde sahip olan ve olmayan toplumları daha net anlayabilmek ve görebilmek mümkündür.
Bu değerlere uyanlar ile uymayanların içinde bulundukları yaşam biçimi, ekonomik ve kültürel yapıları da nasıl bir değerlere sahip olunması gereğini ortaya koyar.

Futbolu bundan ayrı bir yere koyamazsınız.
Toplumsal ahlakınız neyse genel olarak futbol ahlakınız da o'dur.
Futbol ahlakından kasıt; sadece müsabaka anında kavga etmemek, ise o zaten ahlak ile değil "ilkel" olup olmamak ile değerlendirilecek bir şeydir.
Özetle yukarıdaki beş madde ile belirtilen toplumsal ahlak değerlerini ve uygulamalarını bireysel ahlaka ve futbola uygulayınız, ortaya çıkan şey; ahlak sahibi insan, ahlaklı futbol çıksın.

Dışarıda ahlaklı oyunda ahlaksız olunamayacağına göre ahlak öncelikle belli bir değer sistemine sahip olma ve bunu takiben doğal olarak bunun futbol anlayışına ve davranışlarına yansıması ile ilgili bir durumdur.

YAPILMASI GEREKEN BULMAK DEĞİL, YETİŞTİRMEKTİR.

BULMAK DİYE BİR ŞEY YOKTUR, YETİŞMİŞİN KEŞFEDİLMESİ VARDIR.
O DA ZOR BİR İŞ DEĞİLDİR.

Çoğu futbol adamı "iyi futbolcu" ya da "yıldız futbolcu" için yapılması gereken şeyin "seçmek" yani iyi olanı bulmak ve yakalamak olduğunu olduğunu söylüyorlar.
Bunun için de kullanılan ifadelerden birisi şu;
“Altını bulup çıkarmak lazım”....
Altın değerli... Ve yerin altında...
Bulup çıkaracaksın.Bu kadar. Buldun mu mesele yok.

Birincisi yeni başlayan çocuklar içinden seçmek sanıldığı gibi bir şey değildir. Çünkü genel olarak bütün çocuklar istisnalar hariç aynı gelişim özelliğini sergilerler.
Özetle seçtiğiniz 7 yaşındaki çocuk, seçmediğiniz 7 yaşındaki çocuktan daha iyi olacağının asla garantisi yoktur.
Seçimde sağlık ve hareket becerileri yeterliliği standartları seçim için yeterlidir. Gerisi gelişim özellikleri ile verilen eğitimin çakışmasına bağlı olarak ve bireysel farklılıklara bağlı olarak devam edecektir.
Bazı meslektaşlarımızın "altını bulup çıkarmak lazım" demelerini anlamak gerçekten zor.
Define arayıcılığı yapar gibi iyi futbolcuyu doğuştan bulmak mümkün değil...
Olması gereken ve olan iyi futbolcu yetiştirmektir.

Sen eğilimli ve sağlıklı olanı bul sadece.
Gerisi 10 yıllık doğru eğitime ve bu eğitimlerin çocuğun geliştirdiği yetilerini yeteneğe ve beceriye dönüştürebilmesindeki etkiye kalmıştır.

8-9 yaşında aldığın madeni 16 yaşlarının gerektirdiği teknik ve taktik beceri işçiliği ile işleyebiliyorsan çoğu kişinin yapamadığını yapıyorsun demektir.
Antrenörlerin görev ve sorumlulukları eğitimcilik sıfatına uygun düşen şekilde altyapılarda yer alan altın olsun, gümüş olsun, bronz olsun, pırlanta olsun tüm madenleri işleyebilmektir.…
Maden bulmak değil mesele… Çünkü çocukların tümü maden zaten… Onların ihtiyaç duydukları şey, doğru ve zarif bir biçimde işlenebilmeleridir.. Yani senin işin biraz zanaat, biraz bilim, biraz emektir… Antrenörün işi eğitimcilik işçiliğidir.

Altyapılarda yer alan sağlıklı her çocuk özenli ve doğru işlenmese de, antrenman yanlışlığı kazalarına kurban gitmediği takdirde ortalama bir futbolcu olur. Bu kaçınılmazdır..
Özellikli futbolcu ise tıpkı farklı madenlerin cinsine ve yapısına göre en şekilde doğru işlenmesi gerektiği gibi, yetileri farklı, gelişmiş ve önde olan bazı çocukları, yetenekli kılmaya yönelik bir işçilik ile işleyebilmek ile mümkündür …

Unutulmaması gereken gerçek şudur hiç bir çocuk kendi kendine ve tesadüfen "özellikli futbolcu" olamaz...
Antrenör de bir çocuğu özellikli oyuncu yapamaz.
Doğru eğitim ve çocuğun özellikleri çakışır ve her şey olması gerektiği gibi giderse özellikli oyuncu yetişir.

"ALTYAPI EĞİTİMİ STANDARDI" OLUŞTURMAK GEREĞİ VE ZORUNLULUĞU ÜZERİNE...

Futbolun nasıl bir oyun olduğu ve bu oyunu oynayabilmek için hangi davranışları gerçekleştirmek ve hangi özelliklere sahip olunması gerektiği bellidir.
Ama söz konusu bu davranışların nasıl ve ne zaman öğretileceği ile, yine söz konusu bu özelliklerin nasıl ve ne zaman geliştirileceği üzerinde doğru ve pedagojik bir eğitim standardı ne yazık ki, oluşturulamamıştır.

Futbolda "temel altyapı eğitimi" "gelişim altyapı eğitimi" ve "performans altyapı eğitimi" süreçleri çocukların, erinlerin ve ergenlerin gelişim özelliklerinin belirlediği süreçler olmak zorundadır.
Yani eğitimin içeriğini ve yöntemlerini ve yaklaşımlarını belirleyecek olan şey öğretenler değil çocuklar, gelişmiş çocuklar ve yetişkin çocukların özellikleri olmalıdır.

Bu anlamda 8-9 YAŞLARA DEĞİN DEVAM ETMESİ GEREKEN "FUTBOLDA TEMEL EĞİTİM SÜRECİNDE" EĞİTİMİN GENEL AMACI ASLA FUTBOLA ÖZGÜ TEKNİK VE TAKTİK DAVRANIŞLARIN ÖĞRETİLMESİ DEĞİLDİR.

Çocuklar 9 yaşlarına değil yer değiştirme, dengeleme ve nesne ile ilişkili temel hareketleri beceri düzeylerinde gerçekleştirirlerken, vücut yönetimi, oyun, cimnastik, ritm, zaman, mekan, yönsellik ve yansallık algılarına dayalı motor davranışları da büyük bir uyum içinde yapmaya başlamış olmaları gerekir.
Bu temel gelişim düzeyinin futbola ilişkin transferleri ise örneğin daha önce tekmeleme olan bir davranışın davranışı 9'lu yaşlardan sonra pas ve vuruşlara, daha sonraki yaşlarda ise sinir kas iletişimindeki gelişmeye paralel olarak değişen koşullarda pas ve vuruşlara evrilecektir.

Sonuç olarak büyüklerin oynadığı futbolun daha 7 yaşından itibaren oynatmaya çalışmak asla bir futbol eğitimi değildir.
Futbola ilişkin uyguleme eğitimlerinde 10 yaşındaki çocukların yapabildiklerini 8 yaşındakilere, 15 yaşındakilerin 12 yaşındakilere, 17 yaşındakilerin 14 yaşındakilere yönelik uygulatılması çalışılmaları hem futbol gelişimi ve hem de futbolcu gelişimi için yararlı sonuçlar vermemektedir.

Bu kadar çok altyapı eğitim furyasının olduğu ama ortaya çok fazla iyi ve parlak sonuçlar çıkmamasının önemli nedenlerinden birisi budur.

Ne yapmalı;
Türkiye Futbol Direktörlüğü diye bir ünvan veya paye, aynı zamanda ilgili konularda yetki demektir.
Bu yetki ve sorumluluk önce illa ki olacak ve devam edecekse bu Türkiye Futbol Altyapı Direktörlüğü şeklinde yeniden organize edilmeli, Ya da TFF Futbol Gelişim Merkezi bu konuda etkili ve yetkili konuma getirilerek işlevselleştirilmelidir.

Altyapıların tüm dönem ve evrelerine ilişkin bir eğitim standardını müfredat, yönetmelik ve yönergeler ile standartlaştırmalıdır.
Aksi halde emekler, çabalar ve umutlar istenilen amaca yönelik beklentileri sağlayamayacaktır.

ALTYAPI ANTRENÖRLERİ İÇİN "ALTYAPI EĞİTİM YAKLAŞIMI" ÖNERİLERİ

1. Çocuklar yapabilecekleri kadarını yapabilirler. Daha fazlasını değil. Altyapı antrenörlerine düşen çocukların yapabilecekleri kadarını yapabiliyor olmalarını sağlamaktır.

2. Çocuklar daha fazla zorlandığında daha iyi yapanlar çıkabilecektir. Ama unutulmasın ki; aşırı zorlama ile yapanların asla devamlılıkları olmayacaktır. Unutulmaması gereken eğitimciliğin "bu günden yarına hazırlayan" bir meslek olduğudur.. Yani eğitimcilik işi, sürdürülebilir özellikler kazandırmaktır...

2. Futbol bir oyundur. Her oyun her yaşta oynanır ama bu, o yaşın izin verdiği içerik ve niteliklerde olmalıdır.... Futbol oyunu her yaş düzeyine göre o yaşın elverdiği şekillerde oynanması gereken bir oyundur.

3. Küçük yaşlarda futbolda taktik sadece topu alıp gitmektir. Altyapı antrenörlerine düşen en önemli eğiticilik özelliklerinden birisi de, yaş düzeyi ile birlikte gelişen taktik beceriler konusunda hiç aceleci davranmamaları gereğidir.

4. Çocuklar kazanmak için yarışmazlar. Yarışmak için oynamazlar. Eğlenmek için oynar, oynarken işin doğası gereği ve ölçülerde yarışırlar. Yani onlar için amaç; Kazanmak, kazanmak için yarışmak ve yarışmak için oynamak değildir.

5. Çocuklar daha kuvvetli, daha hızlı, daha dayanıklı, daha teknik olmak için çalışmazlar. Çalışırlarken, eğlenirlerken işin doğası gereği giderek kuvvetli, giderek hızlı, giderek dayanıklı ve giderek teknik olurlar. Her şey işin doğasında gizlidir.

Çocuklar için işin doğası "kritik dönemler"i sağlıklı geçirebilmektir.
16'lı yaşlara değin bütün gelişimler işin doğasına uygun şekilde götürülmelidir. İşin doğası amaçsız olmak değil ama zorlamak ve zorlayarak akışı değiştirmek hiç değildir...

İşin doğasına uyum, doğaya uyumun eğitime yansıması demektir.
Aslında hepsi budur.

OYUN ALANLARININ YAPISI VE UYARAN İLİŞKİSİ

Oyun alanlarındaki, kazaya sebep olma olasılığı olan nesnelerin kaldırılmasına yönelik eğilim, diğer bir açıdan bakıldığında çocukların sab...