27 Nis 2018

Hollanda, Belçika, Futbol ve Futbol Ülkesi Olmak


Avrupa ve Dünya futbolunda sanki sesi soluğu çıkmazmış gibi duran Hollanda ve Belçika, gerek milli takımlar ve gerekse kulüpler düzeyinde yarışmacı ve ticari dünya futbol piyasasınında arkalarda kalmış gibi görünmektedirler.

Oysa öyle değildir.

Esas konuya geçmeden hemen belirtelim, Hollanda ağırlıklı olmak üzere benelüks ülkelerindeki futbol düzeyi, uluslararası futbol kalitesi ve standardı Türkiye düzeyinin çok üstündedir.

Şimdi giriş cümlesindeki saptamaya dönersek, Hollanda ve Belçika futbollarının birçok Avrupa ülkesinin gerisinde kalması düşüncesi esasen çok doğru değildir.

Bu iki ülkenin dünya futbolunda yer edinme paradigmalarında, şartların da öyle gerektirdiği şekliyle bilinçli bir değişiklik söz konusudur..

Yani büyük paralar harcayıp "en iyileri" toplayarak şampiyon takımlar çıkarmak yerine Avrupa futbol piyasasının futbolcu fabrikası ve taktik/teknik laboratuvarı olmak ve bundan ciddi girdiler sağlamak, akıllı ve sağlıklı bir yaklaşımdır.

Bugün Premier lig başta olmak üzere, Avrupa futbol ülkelerindeki üst düzey takımlarında yer alan oyuncuları, ülkeleri ve uyrukları açısından analiz ettiğinizde, ciddi sayıda futbolcunun Hollanda ve Belçika menşeli veya Afrika orijinli Hollandalı ve Belçikalı olduğunu görebilirsiniz. Üstelik bu oyuncuların çoğu da üst düzey özel oyunculardır...

Bu ülkeler futbolcu üretim merkezleri gibidirler.

Ve bu şekliyle dünya futbolunu etkilemekte ve futbol anlayışına yön vermektedirler.

Dikkatinizi bir noktaya daha çekmek isteriz ki; Dünya futbolundaki oyun sistematiğinde devrim niteliğindeki arayışların ve uygulamaların Hollanda olması da bir tesadüf değildir.

Rinus Michels'in total futbol felsefesi ve pratiği ile, Cruyff'un total futbola farklı bir boyut kazandıracak şekilde "futbol alanının her yerinde, kendinin karar verdiği bölümlerinde pasın yaratıcılığı / yaratıcı pasın oyunu" şeklinde özetlenebilecek buluşlar ve uygulamaların Hollanda olması, bu ülkelerin futbol ülkesi olduğu anlamına gelmektedir.

Bu konuda önemli bir değerlendirme de şu olmalıdır.
Dünya futboluna kazandırılan Afrika kökenli Hollandalı, Belçikalı ve diğer Avrupa ülke vatandaşı olan futbolcular, özellikleri ve yetileri açısından seçilen ve kesinlikle bu ülke altyapılarında başta kişilik ve karakter eğitimi olmak üzere her türlü futbol oyunu gereklerini iyi bir eğitim süreci ile alarak geliştirilen çocuklardır.

Yani Avrupa vatandaşı olmuş veya olmamış ama bir Avrupa ülkesi veya kulübünde oynayan siyahi futbolculara bakıp,"vay be, yetenekli futbolcuları bulmuşlar" düşüncesi doğru değil, "özellikli çocukları ve gençleri bulmuşlar ve geliştirmişler" düşüncesi doğru olandır..

Bunlardan çok daha önemli başka bir not ise şudur; Hollanda, Belçika ve Lüksemburgdaki çocuk, genç ve büyüklerin spora katılım düzeyleri, spora katılanların genel nüfusa oranlarındaki yüksekliktir.

Lisanslı futbolcu sayısı ile futbol oynama yaşındaki çocuk ve genç nüfusu arasındaki oran kıyaslandığında ne demek istediğimiz ortaya çıkacaktır.

Özetle bir futbol ülkesi olmak illa ki ve sadece bir kulüp takımının veya milli takımının şampiyon olmasıyla ilgili değil, futbola dair düşünmek, üretmek ve geliştirmekle mümkündür.

Joan Cruyff


25 NİSAN 1947; FUTBOLUN OYUN DEVRİMCİSİ JOHAN CRUYFF DOĞDU; İYİ Kİ DOĞDU...

Bazıları vardır, futbolu sadece iyi oynar.
Bazıları ise futbolu sadece iyi öğretir.
Bazıları da futbolu sadece iyi düşünür.

Ama bazıları da vardır ki;
Futbolu hem iyi oynar, hem iyi öğretir, hem de iyi düşünür.

Ve arkasından kocaman bir futbol mirası bırakır.

Öyle bir miras ki; teorisi, uygulaması ve duygusu ile bir kültür mirası...
Bu miras "futbol oyun anlayışı" olarak ifade edilebilecek tarihsel bir mirastır ve sadece dönemsel ve moda bir üstyapı oyun anlayışı değildir..

Altyapı eğitimlerini etkileyecek ve futbolda sürdürülebilir bir oyun anlayışını sağlayacak olan bir mirasıdır.
Önemi ve değeri de buradadır zaten...

"Top bizdeyken onlar gol atamaz" sadece bir deyim değil, futbol oynama felsefesidir..

Güzelliği ise şurada; Bu felsefe geliştirilebilir, eklemlenebilir, üretilebilir bir niteliğe sahiptir.
Zaten felsefelerin özelliği de bu değil midir?

Futbol iyi ki seninle, sen de iyi ki futbol ile tanıştın Johan Cruyff...

GELECEĞİN YILDIZLARINI ARAMAK VEYA KEŞFETMEK


Çok sık duyulan ve okunan bir ifadedir; "Geleceğin Yıldızlarını Arıyoruz".

Veya "Geleceğin Yıldızlarını Keşfediyoruz" gibi...

Oysa geleceğin yıldızları aranarak ve keşfederek değil, yetiştirilerek ortaya çıkar.

Bunu söylerken aramanın ve keşfetmenin önemsiz olduğunu söylemiyoruz.

Söylediğimiz şey arayarak ve keşfederek bulunacak olanın yıldız değil, yıldız adayı olması gerektiğidir.

Arayarak ve keşfederek yıldız olacak aday bulunur. Ve yetiştirilerek yıldız yapılır.

Yıldız zaten yıldızdır.
Aranmasına ve keşfedilmesine gerek yoktur.
Yıldız oyuncular keşfedilme değil, imkan ve fırsat sunmak için aranan ve değerlendirilen çocuklardır.

13, 14,15 yaşında yıldız veya yetenek keşfi olmaz.
Durum tespiti olur.

Asıl olan yetenekli çocuğu bulmak değil, yetenekli olacak çocuğu bulmaktır

FUTBOL "TOP İLE AYAK OYUNU"DUR


Futbol "ayak oyunu" değildir.

Futbol bir "ayaktopu" oyunudur.
Diğer bir ifade ile futbol "top ile ayak oyunu"dur.
"Ayak ile top oyunu" ile "top ile ayak oyunu" arasındaki fark futbolun gelişimini ve düzeyini belirler.
Herkes "ayak ile top"u belli düzeylerde oynayabilir ama herkes "top ile ayak oyunu" oynayamaz. Oynayan "futbolcu" aşamasına geçmiş demektir.

Bunu ifade ediyor olmamızın nedeni sportif gelişim ve oyun gelişimi anlamında futbolun karakteristik yapısına dikkat çekmek ve bir gönderme yapmaya çalışmaktır.

Topsuz yapılan tüm çalışmalar futbola doğrudan değil dolaylı katkı sağlar.
Bir nesne kullanılmadan yapılan çalışmalar hareket gelişimi açısından doğrudan futbol gelişimi açısından temel, destekleyen, besleyen ama dolaylı çalışmalar olarak değerlendirilmelidir.

Futbolu sadece "ayak oyunu" olarak nitelendirirsek topu ihmal etmiş oluruz. Oysa top olmadan gerçekleşen bir ayak oyunu dans olabilir, ritm olabilir, halk oyunları olabilir, koşu olabilir futbol olmaz.

Çünkü topsuz futbol olmaz.

Ve çünkü futbol demek, top ile oynama becerisi demektir.

Ayağın top ile ilişkisi demek ayak ile topu yönetebilme becerisi demektir..
Her şey bununla başlar.

Sonra düzey ve kalite gelir.
Ayak ve top ilişkisindeki düzey ve kaliteyi belirleyen şey ise beceridir.

Beceriyi belirleyen şey ise hedef, hız ve mesafe oryantasyonudur.

Özetle futbol ayak oyunu değil top ile ayak oyunudur.

SPOR MODELİ YAKLAŞIMI

EN İYİ MODEL HERKESE DOKUNMAYI SAĞLAYAN MODELDİR

Futbolu, oyunu ve tüm oyunları ve dolayısıyla tüm bedensel aktiviteleri dışarıdan bakılan, seyretmekle yetinilen, ulaşılamayan bir hale getirdiğinizde, çocukları yaşamın en doğal hakkı olan eğlenceden ve kendini geliştirme fırsatından mahrum bırakmış olursunuz.

İsterseniz dünyanın en güzel tesislerine sahip olun.
Hiç fark etmez...

Tüm çocuklara ve gençlere yeterince ulaşmayan hiç bir spor, futbol, oyun ve beden eğitimi modeli iyi ve güzel bir model değildir.

Her şey önce tüm çocuklar ve gençlerin etkinlik içinde olmalarını sağlayacak şekilde modellenmeli, aynı modellemenin devamı olacak şekilde elit, special, üst düzey, özel çocukların ve gençlerin devam edebileceği şekilde kurgulanmalıdır.

Bunun dışındaki spor modelleri iyi olabilir, ama asla en iyi model olamaz.

Yetenek ve Karakter

Yetenek ile karakter arasında doğrudan ve anlamlı bir ilişki yoktur.

Olsaydı yetenekli insanlar aynı zamanda karakterli, karakteri güzel insanlar da yetenekli kişiler olurlardı.

Herkes yetenekli olmak zorunda değil ama herkes "düzgün, iyi ve güzel bir karaktere sahip olmak zorundadır.

Bizim sporda ve özellikle futbolda ihtiyacımız olan şey, düzgün, güzel ve iyi karakterli kişilere sahip olmaktır.

Buna yetenekli olmayı ekleyebildiğimiz zaman karşımıza çıkacak olan şey, evrensel düzeyde sporcudur.

FUTBOLDA AYKIRI DÜŞÜNCELER

TAKIM VE KULÜP DEĞİL, ÖNCE "FUTBOLUN TARAFTARI" OLABİLMEK...

1.
Herhangi bir takım tutmadan, herhangi bir kulüp taraftarı olmadan sevilen futbol aslında futbolu tutmak ve futbolun taraftarı olmaktır.
Özellikle futbol okur-yazarlığı ve futbol üretimine katkı için tercih edilir bir özelliktir.
Çünkü nesnelliği ve öznenin kendisine odaklanmayı sağlar.

2.
Bir takım veya kulüp taraftarı olmadan futbolu sevmek onu gerçekten sevmektir.
Bu duygusallıktan arındırılmış olmak demek değildir. Bu taraf olma idealizmi ve fanatizmden uzak olmanın sağladığı bağımsız olabilme şansıdır aynı zamanda.

3.
Taraftar olmayanın bertaraf olduğu veya böyle söylendiği bir düzende sadece futbolun tarafında yer almak en asil, en erdemli ve en mücadeleci taraftar olmak değilse başka nedir?

4.
Ülkende ve dünyada takımlar ve kulüpler düzeyinde var edilen bir taraftarlık biçiminin bireyi ve toplumu tutsak alabildiği bir bağlılık ve aidiyet sanıldığı kadar romantik ve saygın olmayabilir... Ama olabilir de... Neden bağlı olduğunun ve niçin ait olduğunun akılcı ve haklı gerekçeleri olduğu sürece..

FUTBOL HAREKET GELİŞİM EVRİMİNE PARALEL OLARAK GELİŞİR


FUTBOL VE DİĞER TÜM TAKIM SPORLARINDA VE OYUNLARDA GELİŞİM DEMEK;

REFLEKS HAREKETLERDEN, İLKEL HAREKET BECERİLERİNE, İLKEL HAREKET BECERİLERİNDEN TEMEL HAREKET BECERİLERİNE VE ORADAN DA SPORTİF HAREKET BECERİLERİNE GİDEN BİR YOLCULUKTUR...

Bir nesneye ayak ile dokunmak ve onu ayak ile yönetmeye çabalama şeklinde başlayan futbola özgü başlangıç davranışları aslında futbol değil ama futbolu çağrıştıran ilk gelişim aşaması davranışıdır.

Çocukların okul öncesi dönemlerdeki küçük hafif, naylon veya benzer toplara tekme atmaya evrilmiş davranışları da aslında futbol değil, futbola giden yolun ikinci gelişim aşaması davranışlarındandır.

Özetle bu tür davranışlar futbol değildir, futbola giden yolun başlangıcı olan "ayak nesne ilişkisine" dayalı hareket becerilerinin ilkel ve sonrası süreçte 7 yaşlarına kadar temel hareket gelişim düzeyinde gerçekleştirme görüntüleridir.

Sonrasında topu ayak ile yönetmeye çalışma ve ayak ile topa hükmetme eğilimi ve becerileri başlar. Kontrol etmek, topu amaçlı olarak bir yere ayakla göndermek gibi davranışlar gelişmeye başlar. işte bu davranışlar futbola özgü becerilerin ilk somutlanmış halidir.

Unutulmaması gereken şey futbolda gerçek eğitim ve futbol eğitimi denilen şey top ayak ilişkisini sağlayacak olan şey topu yönetme olgunluğuna ulaşmış olma ile başlar. Olgunluk bir davranışı gerçekleştirebilme yeterliliğine ulaşmak demektir. Bu sinirlerin gelişmesi, ve kaslara gerektiği şekilde uyarıyı taşıyabilmesi olgunluğuna ulaşması ile ilgilidir. Daha önce ne yapılırsa yapılsın bu sinirsel olgunluğa ulaşmak mümkün olmaz. Bazı çocuklar genetik özellikleri nedeniyle daha önce bu olgunluğa ulaşabilirler. Ama bu çok fazla bir yaş farkı demek değildir.

Sinir gelişimi (sinirlerin miyelinizasyonu) gerçekleşmeden çocuklar hareketleri beceri düzeyinde yapamazlar. Sportif teknik becerileri ise hiç yapaazlar.

Özetle "her şeyin bir başlangıcı vardır" lafı çok doğru değildir.
Asıl doğru olan her şeyin "başka bir şekilde ama ilgili bir başlangıcı" vardır olmalıdır...

Bebekler doğduğunda ayağının altına yukarıdan aşağıya doğru bir çizgi şeklinde dokunduğunuzda ayağını dışa doğru açar /gerer.
Elinin içine (ayasına) dokunduğunuzda ise ellerini kapatır. Bunlar olmuyorsa bir sorun var demektir.İşte ilk başlangıç burasıdır.

Sözün özü:
Örneğin 10 yaşına gelmiş bir çocuğun gerçek anlamda iyi bir şut atmasındaki tüm biyomekanik yeterlilikler, o çocuğun güzel bir şut atmayı doğrudan öğrenmesi şeklinde gerçekleşmez.

Şimdi esas soruyu sormak zamanıdır; Futbola başlama yaşı kaç olmalıdır? Bunun için için somut olarak ne diyeceğiz şimdi?
3 mü? 4 mü? 5 mi? 6 mı?

Ya da hareket eğitimine başlama yaşı mı desek yoksa?

Futbol veya başka sporlar hiç fark etmez tüm eğitimler hareket gelişimine paralel şekilde olmak zorundadır. Başka türlüsü mümkün değildir zaten.

Okulöncesi dönem olarak nitelendirilen 3-6 yaş arası ve hatta 7 yaş dahi futbol eğitimi verilecek yaşlar değildir.
Bunun nedeni futbol teknik hareket becerileri için gereken sinir gelişimi ve ve emirleri kaslara iletecek olan sinir iletim sisteminin tam olarak gelişimini tamamlamamış (olgnlğa henüz ulaşmamış) olmasıdır.

Bu yaşlarda olması gereken hareket gelişimi eğitimi ve futbola yönelik hareket gelişimi eğitimleri olmalıdır.

Futbola yönelik hareket gelişimi eğitim ise "futbol teknik beceri amaçlı eğitimler" değil, yer değiştirmeyi, dengelemeyi ve nesne ile ilişkiyi hareketleri zaman zaman işin içine küçük, hafif toplar da ekleyerek gerçekleştirmektir.

KALECİLİK VE ÇOCUKLAR

Kalecilik diğer alanlara göre çocuklarda daha geç yaş süreçlerinde oluşan bir tercih ve istektir.

Bu çocuk gelişimi açısından anlaşılabilir bir durumdur.
Çünkü kalecilik bir noktada bekleme işi olarak algılanan bir iştir. Tek başınadır ve eğlenceden uzaktır. Yani kaleci temaşanın içinde değildir.

Oysa çocuklar topun arkasında ve topun çevresinde ve topa sahip olmanın ve eğlenmenin peşindedirler.

Bu anlamda 8-9 yaşlarındaki çocukların bazı bedensel özelliklerine bakarak onları kaleciliğe yönlendirmek hatta zorlamak doğru bir eğitim yaklaşımı değildir.

Ama öte yandan bu yaşlar, hareket becerileri ve bazı koordinatif özellikler eğitimine de başlaması gereken bir yaşlardır.
Ancak bu bir sorun değildir.
Bu yaş dönemi,daha önce de değinildiği üzere hareket becerilerini bedensel koordinasyon, denge, büyük ve küçük kas koordinasyonu ve elbette futbola özgü ayak göz koordinasyonu temelinde, genel gelişimi amaçlayan bir öğretim uygulamaları içeriği söz konusudur.

Bu dönemin eğitim içeriğine tüm bunlara ilaveten el göz koordinasyon gelişimine özel bir önem veren, el ile nesne ilişkisine dayanan hareket ve hareket becerilerini amaçlayan öğretim etkinliklerini eklemek kaleci eğitiminin de başlaması anlamına gelecektir. Diğer tüm çocukların da bu etkinliklere alınması ileride kaleci olsun ya da olmasın genel hareketlilik becerileri gelişim açısından bir yatırım anlamı taşıyacaktır.

Bunun yanı sıra ilerleyen süreçte kalecilik tercihinde bulunma oranının da artması sağlanmış olacaktır.
Bu süreçte elini kullanabilme becerisi, özellikle değişik boyutlardaki topları tutabilme ve top ile ilgili ilişkilerdeki rahatlık kaleci adaylarını tespit etme açısından önemli gözlem sonuçları doğuracaktır.

El göz koordinasyonundaki farklılık ve topun el ile ilişkisinde bazı farklılıklar ve öne geçmeler ile beraber, çocuğun reaksiyon süresindeki sorunsuzluk, kalecilik için çok önemli ipuçları verecektir. Kalecilik için önemli bir gereklilik olan boy ile ilgili olarak temel referans anne ve baba olmalıdır. Çünkü erkek çocuklarda boy sıçramasının görüleceği yaşlar 13-15,16 yaşlarıdır.

Oyunsal etkinliklerde kalecilik rollerini çağrıştıran top tutma, topu atma, daha hızlı atma, hedefe atma gibi beceriler iyi gözlenmeli, görsel uyaran ile nesne ilişkisine dayalı hareketlerdeki ayrıksı durumlar kaydedilmelidir.

Çocuğun oyunsal etkinliklerdeki kaleciliğe dönük davranışlarına antrenörün vereceği olumlu geribildirimler ciddi bir güdülenme sağlayacak ve çocuğun kalecilik tercihini oluşturmada önemli etki yaratacaktır.

Kaleciliğin farklı, ayrıksı ve özel bir iş ve önemli bir rol olduğu algısı ve buna bağlı olarak heves ve istek oluşması ağırlıklı olarak 12-14 yaşlarında oluşur.

Yukarıda ifade edilmeye çalışıldığı gibi,10-12 yaşları arasında kalecilik ile ilgili yönelme ve yönlendirme yapmak daha doğrudur. Bu yönlendirme ve yönelmenin çocuğun tercihine bağlı olarak yapılması ise pedagojik açıdan daha yararlıdır.

Kalecilik ile ilgili öznel öğretim uygulamalarına giriş yapılacağı yaşlar da zaten 10-12 yaş döneminde başlayacağından herhangi bir gecikme söz konusu olmayacaktır.

Ayrıca belirtmek gerekir ki kaleciliğe yönelik temel teknik beceriler ile temel taktik beceriler daha geç yaşlarda gerçekleşmektedir.

Kalecilik, ağırlıklı olarak el göz koordinasyonu yetisi ve yeteneğine dayanan becerileri gerçekleştirebilme temeline dayanır. Bunun yanı sıra esneklik, yumuşaklık, sıçrama ve daha güçlü olma gibi vücudu genel olarak kontrol edebilme ve kullanma becerilerini gerektirir. Özellikle vücudunu lokal ve genel olarak bir uyarana karşı çok kısa sürede harekete geçirebilme yetisi olan reaksiyon sürati, hareket(aksiyon) sürati ve devirli hareket sürati (hızlı koordinasyon) özellikleri kalecilik için gereken bedensel ve psikomotor özelliklerdir.

Çocukları bu gözle de görmeye çalışmak ve ileriye dönük bazı öngörüler yapabilmek önemlidir.
Kaleci teknik becerilerinin temeli, el ile bir nesneyi kontrol edebilmeye dayanır. Futbol oyunu açısından bu öncelikle topu tutabilme, topu zamanında tutabilme, topu değişik şekillerde tutabilme, değişik açı, yön ve hızlarda gelen topu tutabilme yanı sıra topun kale direklerinden içeriye girmesine engel olma davranışı ile ilgilidir.

İşte terminolojik olarak adlandırılmış tüm bu davranışlar, biyolojik bazı gelişim özellikleri ile birleşerek kaleci temel tekniklerini ortaya çıkarmıştır.

12 Nis 2018

BEBEK, ÇOCUK VE FUTBOL


REFLEKS HAREKETLERDEN, İLKEL HAREKET BECERİLERİNE, İLKEL HAREKET BECERİLERİNDEN TEMEL HAREKET BECERİLERİNE VE ORADAN SPORTİF HAREKET BECERİLERİNE GİDEN BİR YOLCULUKTUR FUTBOL...

Bir nesneye ayak ile dokunmak ve onu ayak ile yönetmeye çalışmak ile başlayan futbol aslında futbol değil ama futbolun ilk merdiven basamağıdır.

Küçük hafif, naylon veya türevi toplara tekme atmaya evrilen futbol da aslında futbol değil, futbola giden yolun ikinci basamağıdır.

Dediğimiz gibi bu tür davranışlar futbol değildir, futbola giden yolun başlangıcı olan "ayak nesne ilişkisine" dayalı hareket becerilerinin ilken ve temel düzeyde gerçekleştirilmesidir..

Sonrasında topu ayak ile yönetmeye çalışma ve ayak ile topa hükmetme eğilimi ve becerileri başlar.

Kontrol etmek, topu amaçlı olarak bir yere ayakla göndermek gibi davranışlar işte bu becerilerin somutlanmış halidir.

Özetle "her şeyin bir başlangıcı vardır" lafı çok doğru değildir.
Asıl doğru olan her şeyin "başka bir şekilde ama ilgili yani bağlantılı bir başlangıcı" vardır olmalıdır...

Bebekler doğduğunda ayağının altına yukarıdan aşağıya doğru bir çizgi şeklinde dokunduğunuzda ayağını dışa doğru açar /gerer.... Elinin içine (ayasına) dokunduğunuzda ise ellerini kapatır. Bunlar olmuyorsa bir sorun var demektir.

Sözün özü:
Çocuğun gerçek anlamda iyi bir şut atmasındaki tüm biyomekanik ve anatomik yeterlilik, o çocuğun güzel bir şut atmayı doğrudan öğrenmesi şeklinde olmaz hiç bir zaman....

Bu bağlamda futbol hangi yaşlarda başlar?
ve
Yine bu bağlamda "Futbol Eğitimi" hangi yaşlarda başlar?

Bkz: https://topkayaismail.blogspot.com.tr/2017/06/hareket-egitimi-ve-futbol.html

OYUN ALANLARININ YAPISI VE UYARAN İLİŞKİSİ

Oyun alanlarındaki, kazaya sebep olma olasılığı olan nesnelerin kaldırılmasına yönelik eğilim, diğer bir açıdan bakıldığında çocukların sab...