13 Eyl 2016

OLGUNLAŞMA NEDİR?


OLGUNLAŞMA;BİR İŞİ YAPABİLMEK İÇİN O İŞİN GEREKTİRDİĞİ GELİŞİM ÖZELLİĞİ YETERLİLİĞİNE ULAŞMAKTIR...

Çocuk bir hareketi veya istenen bir davranışı gerçekleştiremiyorsa, bir eğitimcinin görevi o hareketi veya istenen davranışı gerçekleştirmeyi sağlamak için uğraşmak değildir.
Çünkü eğer çocuk o düzeyde değilse ne yapılırsa yapılsın çocuk asla başaramayacaktır.
Çünkü ortada başarılacak bir durum için gereken koşullar ve hatta başarılacak bir amaç yok demektir.
Bu durumlarda eğitimcinin yaptığı ısrar ve zorlamalar çocuğa eziyettir...

Çocuklar bir hareketi veya istenilen davranışı gerçekleştirme düzeyine ulaştıklarında bunu gerçekleştirirler.
Bu gelişim düzeyini çoktan geçmiş ama hala yapamayanların sorunu ise gecikmiş öğrenme yoksunluğu olarak tanımlanır.
Çünkü ilgili hareket ve davranış ortamı ile karşılaşılmamış olmanın bir sonucudur ve bu başka bir durum yansımasıdır.
Bu durumda olanların bir hareketi veya istenilen bir davranışı yapamıyor oluşları giderilebilir ve yapmaları elbette sağlanabilir. Ama kalitesi ne düzeyde olur onu ancak zaman gösterebilecektir. Bir de çocukların telafi edebilme potansiyelleri...

Olgunlaşma insan hayatını gelişimi boyunca bebeklikten ağırlıklı olarak ilk gençlik yıllarına kadar bir işi yapabilmek için o işin gerekli kıldığı tüm becerileri/davranışları yapabilme gelişim düzeyine ulaşma demektir.
Zihinsel gelişim, İskelet, Kas ve elbette asıl işlevsel olan sinir sisteminin gelişimi ile ilgili bir konu olup, asla öne çekilemez.

Öne çekilemeyeceği için çocuklarda bir işi zamanında yaptırabilmek stratejik öneme sahiptir.
Özetle çocuklar yapabileceklerini yaparak öğrenmelidirler.
Eğitimciler ise çocuklardan yapabileceklerini ilişkin eğitim ortamları hazırlayarak onların gelişimlerine katkıda bulunabilirler.
Çocukların anlamadıkları, gerçekleştirmedikleri ve cevap veremedikleri şeyleri onlardan istemek kötü bir eğitimcilik örneğidir.

Çocuklar yapamayacakları şeyler için zorlanarak daha başarılı olamazlar.
Yapabileceklerini her defasında yapabilecekleri seviyelerde arttırarak ve onları da yapmaları sağlanarak başarılı olurlar.

YENİLİRKEN DE, YENERKEN DE ASIL KAZANIM; YENİ BİR ŞEY ÖĞRENMEKTİR



Çocuklar ve gençler oyunlarda ve müsabakalarda yenilebilirler.
Bu hiç dert değil...
Eğer yenilirken bir şeyler öğrenmemişlerse, işte bu derttir.
Çünkü asıl yenilgi budur. Çünkü müsabaka süreci boşa gitmiş demektir(*).

İnsanlar yenilirken bir çok şey öğrenirler.. Bu sanıldığı gibi yenilmemeyi öğrenmek falan değildir.
Yaptığın iş her neyse hem o açıdan, hemde kişisel açıdan gelişime yönelik yeni bir şeyler elde edebilmektir.
Yani sonraki sürece daha hazır hale gelmektir.
Aynı şey yenerken yani kazanırken de geçerlidir.
Çocuklar ve gençler müsabakayı kazanabilirler.
Ama müsabakayı kazanırlarken yeni bir şey öğrenmemişlerse, kazanmaları çok anlamlı değildir. Sadece bir müsabaka kazanmışlardır. Ve bu onların iyi olduklarını ve ileride iyi olacaklarını göstermez.
Çünkü sadece maç kazanmak sonraki maçları kazanmak anlamına gelmemektedir.
Üstelik geleceğe hazır hale gelmek için yeni bir şeyler öğrenmiş olma anlamına hiç gelmemektedir.

Altyapılarda çocuklara ve gençlere yerleştirmemiz gereken ruh ve düşünce bu olmalıdır. Her durumda bir şeyler öğrenmeye çalışmak...
Bu ders almaya eğilimli olmayı becerebilmek olabilir,
Bu yeni bir hareket veya davranış görmüş veya denemiş olmak olabilir,
Bu nerede ve neden hata yaptık sorusunu cevaplayabilmek olabilir,
Bu karşındakilere saygı duymak nasıl olur olabilir,
Bu eleştiri ve özeleştiri yapabiliyor olmak olabilir,
Bu bazı denenceleri denemek ve sonuçların görmek olabilir,
Bu eksiği ve fazlalığı fark etmek olabilir,
Bu kendi özelliklerinin zayıflığını ve yeterliliğini fark etmek olabilir...

Özetle yenmeler ve yenilmeler öğretici olmalıdır. Acı ve gereksiz çoşku değil...

(*) Müsabaka öncelikle oyun demektir ya da oyun olmalıdır.. Oyunu çıkarırsanız geriye sadece yarışma kalır. Sadece yarışmak insanın doğasına uygun olmayan bir eylem ve etkinliktir.

ÇOCUKLAR BASKI ALTINDA OLMAMALI..


Okullardaki eğitim sistemimiz hatalı. Okul öncesinden tutunuz Üniversite düzeyine kadar bu sistem çocukların ve genç insanların kendilerini gereğinden fazla baskı altında hissetmelerine neden oluyor...

Seçme, eğitim verme süreçleri, ölçme değerlendirme gibi ne kadar süreç varsa her birisi çocuk ve gençleri aşağılayan, rencide eden, yarıştıran, cezalandıran, yetersiz ve başarısız hissettiren uygulamalar ile dolu..

Hiç bir çocuk ve genç okul sisteminde kendisini geliştirme ve aşma peşinde değil..
Çünkü böyle bir eğitim anlayışı çocukların ve gençlerin kendilerini geliştirmiş olmaları ile değil belirlenmiş bir ölçüte göre değerlendiriyor.

Futbol altyapı eğitimleri de bu genel anlayışın en kötü ve kaba olarak uygulandığı eğitim alanları.
Çocuklar ve gençler kendilerini geliştirmek yerine yakınındaki arkadaşından daha iyi olmak amacı ve duygusu içinde.
Oysa bu hem bir baskı, hen iç stres ve hem de mutsuzluk kaynağıdır.

Oysa altyapı eğitimlerinde eğitim süreçleri ve ölçme değerlendirmeler mutlaka çoğunlukla çocukların bir önceki durumları ile kıyaslanarak yapılmalıdır.

Bu anlayış ile gerçekleştirilen eğitim süreçlerinde çocuklar kendileri ile ilgili olacaklar, arkadaşlarını ise rakip olarak değil partner olarak göreceklerdir. Yardımlaşma, özgüven ve takım olma açısından da elde edilecek verin olağanüstü boyutlarda artacaktır.

Unutmayalım ki; 7'den 70'e her insan stres altında hem mutsuzdur hem de daha başarısız...
Not: Baskının tersi serbestlik ya da başı boşluk değildir...

İlkeler, kurallar başka şeylerdir ve bunlar baskı oluşturmaz.. Yeter ki eşit uygulansın ve yaş düzeyine uygun olsun..

OYUN ALANLARININ YAPISI VE UYARAN İLİŞKİSİ

Oyun alanlarındaki, kazaya sebep olma olasılığı olan nesnelerin kaldırılmasına yönelik eğilim, diğer bir açıdan bakıldığında çocukların sab...