24 Oca 2020

MİMARİDE MEKAN ALGISINDA YERLEŞİMİN ÖNEMİ VE FUTBOL EĞİTİMİ İLE İLİŞKİLENDİRİLMESİ




Mimaride "Mekan algısında yerleşimin önemi" çok önemli bir konudur...

Aslında "mekan algısında yerleşimin önemi" konusu hayatımızın her alanında işte, evde, sokakta bilincinde olarak veya olmayarak, belli düzeylerde yaşamımızı ve dolayısıyla bizi etkileyen bir durumdur.

Mimaride bir mekanın algısını değiştiren ve belirleyen şey o mekanda eşyaların komunlandırılmasıyla ilgilidir.

Konuya spor ve spor eğitimi açısından bakıldığında ise, spor mekanlarının algısını ve spor alanlarının kullanımını belirleyen şeyin spor araçlarının ve eşyalarının o alandaki yerleşimidir. Bunu zaten biliyoruz. Yani spor alanları veya salonlardaki sabit ve mobil araç gereçlerin yerleşimi o alanın kullanımını etkiler.
Zira aracın kendisi de bir mekandır. Bu da en çok artistik cimnastik ile ilgili bir eğitim meselesidir. Daha çok "araç ile ve araçta hareketler" başlığı altında incelenir.

Ama daha başka bir konu daha vardır;
Spor eğitimi açısından, özellikle takım sporları ve özelde futbol ve futbol eğitimi açısından "mekan algısında yerleşimin önemi" konusu çok ama çok daha farklı bir öneme sahiptir. Bunu yeterince biliyor olsak da farkında olarak yeterince kullanmıyor olabiliriz.

Mekan algısı neydi? Kabaca tanımlarsak, kişinin kendisini bulunduğu nokta itibariyle o alanda boylamsal, enlemsel olarak konumlandırmasıydı. Sınırlandırılmış bir alanda nerede olduğunun sürekli farkında olunmasıydı.

Peki önemli midir?
Hem de çok önemlidir.
Çünkü oyun anında, alanın neresinde olduğunun farkında olmak, oyun için ne yapması ve nasıl yapmasını belirleyen en önemli etkenlerden birisidir. Dahası zaman, yan, yön ve mesafe algılarının da inşa sürecini oluşturan bir algıdır.
Ne zaman gelişir? Okulöncesi ve ilkokul dönemleri en yoğun gelişim gösterdiği dönemlerdir. Ama bu gelişim erinlik ve ergenliğe kadar devam eder.

Mimaride mekan algısını oluşturan şey eşyaların yerleşimi iken, futbolda mekan algısını oluşturan şey oyuncuların yerleşimidir.

Elbette oyuncular bir eşya değildir. Ama unutmayın kütlesi / hacmi olan her şey aynı zamanda bir nesnedir.

Mekan algısında, yani mekanın geniş, uzun, yüksek, kenar, köşe olarak olarak algılanması kadar, kişinin kendisini o mekanda nerede olduğunu algılaması demek, ne yapacağını belirleyeceği için, bir futbol oyuncusunun;

a) Sahanın geniş, dar, boş, dolu olduğunun farkındalığı ile,
b) Sahada nerede olduğunun farkındalığını birleştirip buna göre hareket ettiğinde mükemmel davranış sergileme ihtimali artacaktır. Geriye motor beceri kısmı (teknik) kalacaktır.

Tekniği çok iyi ama doğru ve yerinde davranışlar sergileyememe oyuncuların sorunu ve eksiği çoğu zaman budur.

Gelelim sonuca.. Yani işin eğitim pratiği kısmına.
Yani mekan algısında yerleşim önemliyse ne yapmalı?

1. Çocuklar sınırlandırılmış alanlarda oyun oynamalılar.

2. Çocuklar sürekli değişen sınırlandırılmış alanda oyun oynamayı öğrenmeliler.

3. Çocuklar sadece kare değil, dikdörtgen, üçgen, çokgen ve yamuk geometrik alanlarda oyun oynamalılar.

4. Çocuklar aynı alanda az kişi ile başlayıp, giderek çoğalan kişiyle oyun oynadıkları gibi, çok kişiyle başlayıp giderek azalan kişiyle planlanmış oyunlar oynamalılar.

5. Alanda konumlanışlar sürekli değişmeli. Yani bir çocuk sürekli aynı noktada kalmamalı.

6. Alanda her farklı konumlanış, o alanın gerekli kıldığı davranışı sergilemeyi sağlamalı.

7. Alanları dikine (doğrusal) kullanma tamamen alanın gerektirdiği bir davranıştır. Antrenör bunun farkında olmalı.

8. Futbol oyununun aslında bir alanda oynanan dolayısıyla bir alan oyunu olduğu, bunun için de işin sadece bireysel teknik meselesi olmadığı unutulmamalı. Alan kullanımı denilen şey, alana göre oynayabilme düşüncesi ve becerisi olduğu unutulmamalı.

Bütün oyunlar aynı zamanda alana göre ve alanın imkanlarına göre şekillenir. Bir oyunu muhteşem şekilde oynamak demek o alanda gerekeni yapmak koşuluna bağlıdır.

Bugün dünyanın en iyi oyuncularına bakınız, hepsinin oynadıkları alanın gerektirdiği davranışları en iyi yapanlar olduğunu görürsünüz.

Konumlanış, mekan algısında önemlidir.
Ama futbolda sahasında konumlanış, sadece sahanın algılanışını değil, konumlanan kişinin başka bir konuma geçmesi gerektiğini belirleyen şeydir.

Oyunların oynanışını belirleyen ve sonucunu değiştiren asıl faktör sanıldığı gibi topun değil, oyuncuların mekandaki konumlarının sürekli farklılaşmasıdır.

5 Oca 2020

Teknik Adam ve Eğitim Meselesi

Ülkemizde profesyonel liglerde oynamış, milli takımlarda yer almış futbolcuların önemli bir kısmı aktif futbolu bıraktıktan sonra futbol ile olan ilgilerini teknik adam olarak sürdürmektedirler.

Dünyada da aşağı yukarı böyle...

Profesyonel futbol oynamış olmaları ve milli olmuş olmaları teknik adamlığa geçişlerini, ilgili kurslara başvuru koşulları dolayısıyla elbette doğal olarak kolaylaştırmaktadır.

Buraya kadar olağan.

Ama dünyada;

1. En azından bir kaç sezon da olsa dünyanın en önemli futbolcuları da olmuş olsalar işe alt liglerden başlıyorlar.

2. Bazıları ciddi bir süre yardımcı teknik adamlık yapmaya devam ediyorlar.

3. Çok daha önemlisi teknik adamlığa soyunanların ciddi bir oranı okuma ve yazmayı seven tipler. Araştırma ve kendini geliştirme konusunda hem hassas ve hem de sorumluluk içinde davranıyorlar.

4. Bilinmektedir ki, teknik adamlık ile futbolculuk birebir örtüşen şeyler değildir. Her milli futbolcunun ve hatta iyi futbolcunun iyi bir teknik adam olacağının bir garantisi yok..

4. Ve en önemlisi, üst yapılar yarışmacılık ve başarı yerleridir. Kendi içinde farklı kategorilere ayrılır.
En üst yapı diye tanımlanan kategoride yarışma ve kazanma becerisi en iyi olanlar yer alır. En iyileri seçemeyen veya en iyilere görev vermeyen üstyapılar en iyi üstyapı olamazlar.

İşte tam bu noktada özellikle bizde ve bazı ülkelerde bazı teknik adamların ciddi anlamda yeterlilik sorunları olduğu gibi, davranış problemleri de söz konusu.

Öyle teknik adamlar var ki, özellikle taktik oyun kurgusu, oyunun taktik uygulama hazırlığı ve müsabaka sürecinde taktik oyun yönetimi konularında ciddi olarak yetersiz kalıyorlar.

Biliyorsunuz bunun dışındaki tüm işleri zaten teknik kadro gerçekleştiriyor zaten.

Geriye kalan takımın genel taktik oyun şablonu, değişken koşullara ve durumlara yönelik oyun anlayışları, bazı müsabakalara yönelik taktik hazırlık, müsabaka sürecinde taktik yönetim.

Türkiye futbolu ve kulüpleri bunları yapamayan, bu konularda yetersiz kalan ve kendini bu anlamda geliştirememiş kişilere katlanmak zorunda değildir...

Bazı teknik adamlar var ki, bazı beşeri ve ikili ilişkiler dolayısıyla belli mevkilere pat diye geliyor veya getiriliyorlar. Dahası o kadar rahatlar ve sorumsuzlar ki, sadece futbolculuk yaşantılarında öğrendiklerini tekrar etmekten ibaret bir antrenör tavrı sergiliyorlar. Oysa her şeyde olduğu gibi, futbolda da oyun karakteri ve oyun sistematiği sürekli gelişiyor.

Türkiye Futbolu, üst yapılardan başlamak üzere, teknik adamların sadece belgeye dayalı değil, başında sahaya çıktığı takımın özellikle taktik oyun anlayışı ve oyun taktiği becerilerini test ederek ve ölçerek bir değerlendirme yaparak yetersiz kişilere görev vermemeyi öğrenmek ve becermek zorundadır.

Türkiye Futbolu arkasında, yanında dayısı, amcası, partisi, başkanı, milletvekili, bakanı veya teknik adam simsarları ağı olduğu için değil, yeterli, yetenekli ve becerikli teknik adamlar dönemini ve sürecini başlatmak zorundadır.

Yoksa gelen ağam, giden paşam devri bitmeyecek ve bunca para, bunca zaman boşa harcanmaya devam edecektir.

Biz futbol severler, daha kaliteli bir takım ve oyun izlemenin peşinde olanlar ve ülkemiz yetersiz, yeteneksiz ve kendini geliştirmekten aciz bazı teknik adamlara mecbur değiliz.

Dahası üstyapılarda en iyiyi seçemeyen, en iyiyiy belirleyemeyen ve en iyiler düzenini kuramayan bir ülkede, bambaşka bir karakteri olan altyapıların kendine özgü sistematiği içinde, altyapılar için neyin iyi olduğundan bihaber olur ve altyapılara özgü en iyileri belirleyemez, seçemez ve organize edemez.

Fair Play

"Fair-Play" kavramının Türkçe karşılığı en kısa ve en öz şekilde "Adil Oyun" olarak çevrilir.

Adil kavramı ise bilindiği üzere adaletten gelir.
Adalet ise fırsat, koşul ve imkanların herkes için eşitliği demektir.

Bu bağlamda Adil Oyun ne demektir?
Oyun için gereken fırsat, koşul ve imkanların herkes için eşit olmasının sağlanmış olması demektir.

Endüstriyel futbolda adalet yani adiliyet ve dolayısıyla da "adil oyun" çokça yalandır.

Yarışmalar adil değilse adil oyun olamazlar.

Bir yarışmanın adil olması için fırsatların, şartların ve imkanların eşit olmasının sağlanmış olması gerekir. Bu sadece oyun kurallarının eşitliği ile sağlanacak bir şey değildir.

Çünkü çoğu zaman kurallar güçlü olandan yana işler.
Ya da güçlü olanlar için kurallar bir avantaj teşkil eder.
Endüsriyel sporda sadece oyun kuralların herkes için aynı olmasının dışında adil olan pek bir şey yoktur.

Asıl sorun şudur;
Eşitsizlerin yarıştığı hiç bir oyun fair play yani adil oyun olarak tanımlanamaz.
Hatta dahası eşitsizlerin hiç bir karşılaşması "oyun" olarak tanımlanamaz.

Adil olmayan hiç bir şey ahlaki, vicdani ve insani değildir.

2019-2010 sezonunda UEFA Şampiyonlar liginde 15 dakika da olsa 17 yaşında bir çocuğu bir kez daha izledik... Ve hayran kaldık...

Dün bir kez daha Barcelona kulübünün kendi geleceğini bilmem kaçıncı kez nasıl inşa ettiğini gördük.

Bir kaç gün önce de Premier lig gibi zorlu bir ligde Tottenham takımında yer alan 17 yaşında başka bir çocuğu izlemiştik...

Avrupa futbolunda o kadar çok 17 ve 18 yaşında genç futbolcu izliyoruz ki....

Ve anlıyoruz ki; Avrupa'nın bir çok üst düzeyde yer alan kulüpleri geleceklerini işte böyle sürekli inşa ediyorlar.

"Takımların sürekli inşası" diye bir kavram ve anlayış işte budur. Takımların sürekli inşası demek bir kuşağa bağlı kalarak başarı peşinde olmamak ve bununla yetinmemek demektir. Diğer deyişle belli bir başarı ve düzey standardının altına düşmeden bunun sürdürülebilirliğini sağlamak demek.

Takımların sürekli inşası ise;
a) Geliştirerek,
b) Geliştirdiklerini tercih edip oynatarak
c) Ve genç oyunculara yatırım yaparak mümkün olabilmektedir.

Geriye sadece ihtiyaç halinde özel veya nokta transferler kalıyor ki, bu işin en kolay tarafı olsa gerektir.

İşte geleceği bugünden kurmak böyle bir şeydir...

2019-2012 İngiltere ve İspanya Futboluna Dair

İngiltere ve İspanyanın UEFA Şampiyonlar ligi ve Avrupa ligine katılan tüm takımları gruplardan çıktılar..

Muhteşem bir sonuç ve ülke futbolunun düzeyi ve durumu açısından muhteşem bir gösterge.

Çünkü artık ülke futbolunun üst düzey durumu ve düzeyi açısından milli takımları yanında asıl ve esas olarak kulüp takımlarının uluslararası şampiyonalardaki başarı durumudur.

Özetle sağduyulu şekilde bakmakta çok yarar var.
Bu ülkelerin insanları uzaydan gelmediler. Onlar neleri
onlar neleri doğru yapıyor, biz neleri doğru yapamıyoruz buna bakmak gerekir.

Endüstriyel sporun içinde yer almanın ve başarılı olmanın gerekleri ne? Ne yapmak gerekir.

Dolayısıyla işi sadece yabancı oyuncu üzerinden tartışmak yerine, tüm boyutları ile beraber değerlendirmek ve çözüm üretmek gerekir.

Örneğin İngiltere son durum;
UEFA organizasyonun katılan takımlar;

✅🏴󠁧󠁢󠁥󠁮󠁧󠁿 Liverpool
✅🏴󠁧󠁢󠁥󠁮󠁧󠁿 Man City
✅🏴󠁧󠁢󠁥󠁮󠁧󠁿 Chelsea
✅🏴󠁧󠁢󠁥󠁮󠁧󠁿 Tottenham
✅🏴󠁧󠁢󠁥󠁮󠁧󠁿 Man United
✅🏴󠁧󠁢󠁥󠁮󠁧󠁿 Arsenal
✅🏴󠁧󠁢󠁥󠁮󠁧󠁿 Wolves

Gruptan çıkan takımlar;

✅🏴󠁧󠁢󠁥󠁮󠁧󠁿 Liverpool
✅🏴󠁧󠁢󠁥󠁮󠁧󠁿 Man City
✅🏴󠁧󠁢󠁥󠁮󠁧󠁿 Chelsea
✅🏴󠁧󠁢󠁥󠁮󠁧󠁿 Tottenham
✅🏴󠁧󠁢󠁥󠁮󠁧󠁿 Man United
✅🏴󠁧󠁢󠁥󠁮󠁧󠁿 Arsenal
✅🏴󠁧󠁢󠁥󠁮󠁧󠁿 Wolves

Şimdi bu duruma bakıp sallamak ve geyik muhabbeti yapmak yerine oturup düşünmek ve yapılması gerekenleri alt alta yazıp uygulamaya koymak gerekir.

Örneğin sadece "bakın yabancı sınırı olmayan bir ülke olunca işte böyle oluyor" demek sallamak ve geyik muhabbeti yapmaktır.

Bu duruma yabancı oyuncu sınırı veya sınırsızlığı kadar,
Sürdürülebilir kulüp ve takım yönetimi,
Ekonomik düzen ve istikrar devamlılığı,
Transfer yöntemleri ve nitelikleri,
Genç oyuncu sayıları,
Altyapıların durumu,
Altyapılardan yetişen oyuncu,
Kadroda bulunan oyuncuların yaşı, kulüpleri ve ülkeleri gibi ölçütler açısından da bakılarak neler doğru yapılıyor bakmak gerekmez mi?

Örneğin bildiğimiz kadarı takımların kadrolarında İngiltere'de yetişmiş belli sayıda (galiba 8 oyuncu) bulundurmaları gereği çok önemli değil midir?
Bu başlı başına incelenmesi gereken önemli bir yaptırım ve gelenektir. İşin püf noktalarından birisidir.

Ve yine milli takım mı? Kulüp takımları mı meselesi İngiltere örneğinde incelenmesi gereken başka bir olguya işaret etmektedir.

FUTBOLUN VE OYUNUN TARAFTARI OLMAK

En son aşamada taraftarlık ikiye ayrılır.

1. Sporun / Futbolun taraftarlığı
ve
2. Bir kulübün veya takımın taraftarlığı...

Spor/Futbol taraftarlığı spordan futboldan yanadır.
Dolayısıyla önceliği futbolun gelişimi, iyiliği ve güzelliğinden yana olmaktır.
Haliyle oyunun tarafındadır. İyi oyu, güzel oyun ve başarılı oyun bu taraftar tipinin asıl amacı ve arzusudur.

Bu tür taraftarların çoğalması her açıdan yararlıdır.

Kulüp ve takım taraftarlığına gelince iş biraz değişir.
Bir takımın ve veya bir kulübün taraftarı olmak ile futbol taraftarı olmak elbette sporu ve futbolu önemsemeden olmaz. Ama her ne olursa olsun, hangi koşulda olursa olsun amaı ve arzusu başarılı olmak, yani kazanmaktır.

Özetle bir kulübün veya takımın taraftarı olmayı, futbolun taraftarı olmakla birleştirmeyi başardığımız sürece olması gerektiği düzeylerde gelişemeyiz.

Hem takımlarımız ve hem de futbolumuz asla olması gerektiği düzeylere ulaşamaz. Çünkü gelişim özneyi arka plana atarak ve değersizleştirerek gerçekleşmez.

Futbolun ve oyunun taraftarı olmak kulübü ve takımları da geliştirir.

Ama kulüp ve takım taraftarlığı futbolu ve oyunu geliştirmeye yetmeyebilir.

Gelişmiş spor ve futbol ülkelerinde taraftarlık öncelikle futboldan ve oyundan yana olan taraftar tiplerinden oluşur.

Not: Fanatizm konumuzun dışındadır ve daha çok kulüp ve takım taraftarlığına yakın bir olgudur.

ÖĞRETEN, ÖĞRETİM KOŞULLARI VE ÖĞRENEN

Öğrenen ile ilgili herhangi bir sorun yoksa ama öğrenme gerçekleşmiyor veya istenilen düzeyde gerçekleşmiyorsa, bu durumda sorun öğreten ve öğretim koşulları ile ilgili olsa gerektir.

İlgili tüm araştırmalar, bir toplumda eğitimin amacına ulaşmıyor olmasının temel nedeninin, genelde öğreten ve öğretim koşulları ile ilgili olduğunu belirtmektedir.

Dolayısıyla öğretmenleri, öğretim programlarını, öğretim alanlarını ve öğretim araç gereçlerini eğitimin gerektirdiği donanım ve düzeylere ulaştığında, öğrenme de arzulanan düzeyde ve öğretim amaçlarına uygun şekilde gerçekleşmektedir.

Futbol için söylemek gerekirse antrenörlerin, futbol alanlarının ve her türlü futbol gereçlerin ve eğitim programlarının olması gerektiği standartlarda ve düzeylerde sağlanması futbol eğitimini de arzulanan düzeylere ve amaçlara taşıyacaktır.

Eğitimin çıktısını, yani amaca yönelik olup olmadığını ve verimini öğrenen belirler.

Ama eğitimi öğreten sağlar.

İyi bir eğitim için iyi öğrenenleri seçmek, tek başına yetmez.
Buna iyi öğreticiler ve iyi öğretim koşulları da sağlamak gerekir.

Spor Modelinin Temeli

Çocuklarına oyun alanları, oyun parkları, fiziksel aktivite imkanları, beden eğitimi etkinlikleri ve her türlü spor yapma imkan ve fırsatlarını başta okullar ve yerel kulüpler olmak üzere, tüm kentlerde, tüm semtlerde ve hatta tüm mahallelerde, tüm kasaba ve köylerde eşit ve adil biçimde hayata geçirilmediği sürece ne yapılırsa yapılsın, asıl yapılması gerekenlerin yapılmamış olacaktır.

Asıl yapılması gerekenler yapılmadığı sürece bir spor ülkesi olmak asla mümkün değildir.

Dahası herkesin futbol konuştuğu ve futbol ile yatıp kalktığı bir ülkede asla bir futbol ülkesi olmak da olası değildir.

Futbol ülkesi olmak demek, tüm çocukların futbola ulaşma koşullarına sahip olduğu, futbol insanlarının belli bir kalite ve düzeyi tutturmuş olduğu, yarışmaların daha iyi olmak için gerçekleştiği,kazananların daha iyi oldukları için kazandıkları bir ülke olmak demektir.

Futbolu eğlenme ve güzel zaman geçirme amaçlı oyun olmaktan çıkarıp, oyunları ise çocuksuz kılarak bir futbol ve spor ülkesi olmak asla mümkün değildir...

Futbolun ülkesi olmak başka, futbol ülkesi olmak başka şeylerdir.

Futbolun ülkesi olmak futbolun çeşitli amaçlar için kullanıldığı futbol baronlarının, simsarlarının ülke olmak demektir.

Futbol ülkesi olmak ise, herkesin futbol ile mutlu olduğu, eğlendiği, geliştiği ve "ülkenin futboluna" ulaşmanın koşullarının oluşturulduğu ülke olmak demektir.

Diziliş ve Sistem Üzerine

Diziliş yani sahada konumlanış veya alanda veya sahada bölgesel olarak yer alış demek, çalışması tasarlanan ve düşünülen bir mekanizmanın yani sistemin ön kurgusu demektir.

Sistem ise bir mekanizmanın veya kurgunun işlerlik kazanması, işlemesi ve çalışması anlamına gelir.

Bu kavramsal tanımlamalardan sonra futbol oyununda saha dizilişinin bir oyun sistemi demek olmadığı, oyun sistemi için işlemesi düşünülen ve tasarlanan mekanizma hazırlığı olduğu ortaya çıkar. Keza sistem demek de diziliş demek değildir.

Bu bağlamda örneğin 4:3:3 dizilişi ile sahada konumlanan farklı iki takımın aynı oyunu oynayamaması sadece oyuncu kalitesi ile değil, o dizilişi ile sahada konumlanan oyuncuların ne yaptıkları, nasıl yaptıkları, ne zaman yaptıkları ile ilgilidir.

Aynı oyun diziliş ile aynı oyun sistemini oynayamamak demek dizilişin bir sistem, sistemin de bir diziliş olmadığının kanıtıdır.

O halde antrenör ve teknik adamların oyun dizilişlerini biliyor olmaları değil, dizilişlerin gereği oyun sistemlerini de iyi biliyor olmaları ama çok daha önemlisi bu sistemi yani işlerliği antrenmanlar ile oyunculara öğretebiliyor ve oynatabiliyor olması gerekir.

Üst düzeyde teknik adamlar ise bir oyun sistemi düşünerek, düşündükleri oyun sistemine göre sahada oyun dizilişleri üretmek ve bunun gereğini antrenmanlar ile sistematize ederler.

Total futbol böyle doğmuştur örneğin.

Sahada dizilişten ziyade, oyundaki dizilişler, diziliş hareketliliği ve değişkenliği bir oyun sistemine veya oyun sistemsizliğine işaret eder.

Belirleyici olan diziliş değil, dizilişin oyun anında sahadaki sürekli konum alışların değişimi ile pozisyon üretimi arasındaki ilişki yani, işleyen mekanizma / sistemdir.

OKUL VE EKOL ÜZERİNE ÇOK KISA

Okul kavramsal olarak bir öğretinin en iyi öğretildiği yerdir. Yani okul bir öğreti yeridir.

Okul bir mekan değildir.
Okul öğreti anlayışı ve modeli demektir.

Kendine özgü yaklaşım, yöntemi ve modeli ve felsefesi olan yerdir okul.... Ve "ekol" kavramı ile eş anlamlıdır.

Ekol ve okul...

Peki "spor okulları" deyince veya altyapılar deyince kendine özgü spor öğretileri yani yaklaşımları, yöntemleri modelleri ve felsefesi söz konusu mudur?

Oysa olmalıdır.

Her ülkenin, coğrafyanın ve hatta kulüplerin spor eğitim ekolleri olmalıdır.... Eğer kendilerini "okul" olarak görüyor ve tanımlamak istiyorlarsa...

Örneğin Ajax kulübünün "TİPS" olgusu bir ekolleşme yaklaşımı, yöntemi, anlayışı, modeli ve felsefesini yansıtır.

ASIL İŞ NEDİR? İŞİN ESASI NEDİR?

Doktorun işi aslında hasta ile değil, hastalıkla ilgilidir.

Çünkü hastanın iyileşmesi hastalığın bertaraf edilmesine veya alt edilmesine bağlıdır.

Ama çoğumuz hasta olduğumuzda asıl olarak bizimle ilgilenilsin isteriz. Bize ilgi gösterilsin isteriz. Bizimle ilgili olmadığını sandığımız doktorların, hastalığımızla ilgili olduğunu pek anlamaz veya anlamayız.

Antrenörlerin de asıl işleri ""doğru eğitimdir".
Yani çocuk değil, çocuğun gelişimidir.

Doğru eğitim altyapılar için yaş düzeyine ve gelişim özelliklerine göre eğitim, üstyapıda ise kazanma amaçlı gereken düzeyde antrenman ve müsabaka performansı verimliliğidir.

Doktor örneğinden yola çıkarak Antrenörlerin de ilgi alanı kişiler değil, doğru, yararlı, geliştiren ve amaca yönelik eğitim ve antrenmanlardır.

Doğru eğitim ve doğru antrenman aynı zamanda çocuk ve sporcu ile ilgilenmeyi de sağlamış olur.

İşte bu bağlamda asıl işi yapmadan, çocuğa ve sporcuya yönelik ilgi pek anlam taşımaz.

Buradan çıkacak sonuç, çocuk ve sporcuyla iletişim kurmamak değildir.
Doğru iş zaten iletişimin de ta kendisidir.

ÇOCUKLAR BÜYÜRSE HER ŞEY GELİŞİR VE DEĞİŞİR Mİ?

Çocuklar büyüdükçe her şey "gelişir" ve değişir düşüncesi aslında pek doğru değildir.
Çünkü büyümek tek başına gelişmeyi sağlayan bir değişim değildir.

Bugünün büyükleri de dünün çocuklarıydı. Çok gelişmiş olmadığımız ortada.
Çünkü değişim demek de gelişim demek değildir.

Ve bugünün çocukları de yarının büyükleri olacak. Bazı şeylerin bugünden farklı olabilmesi için değişimin gelişime yönelik olması gerekir.

Gelişimin olabilmesi demek yeni, farklı, olumlu ve yararlı değişimlerin gerçekleşmesi demektir.

Futbol içinde aynı şey geçerlidir.

Dünün futbolu, bugünün futboluna, bugünün futbolu da yarının futboluna kendiliğinden gelişerek değişmez ve dolayısıyla ilerlemez.

Futbolun gelişimi için de yeni, farklı, olumlu ve yararlı şekilde değişimlerin gerçekleşmesi gerekir. Aynı şeylerin tekrarı ve aynı şeyleri görerek ve yaşayarak gelişim söz konusu olamaz. Olması için o baktığın ve yaşadığın şeylerin gelişmiş şeyler olması gerekir.

Aksi halde yerinde kalırsın. Yerinde kalmak diğerlerine göre geride kalmak demektir.

Çocuklar büyürken aynı zamanda gelişmelidirler.
Ama bunun için gelişmiş büyülere ihtiyaç vardır.
Bu işler kendiliğinden ve kılavuzsuz olmaz.
Futbol için de aynı şey geçerlidir...

Çocuğun futbolu, genç insanın futboluna, genç insanın futbolu da büyüklerin futboluna gelişerek değişim gösterirse futbolunuz da değişerek gelişmiş olur.

Yani belirleyici olan insanın yaptığı herhangi bir işteki gelişimidir.

İş gelişirse insan gelişmez.
İnsan gelişirse iş gelişir.

Çocuk Notları

ÇOCUKLAR İLE İLGİLİ NOT 1

Çocuklarımız giderek büyüklerine benzerler. Elbette biyolojik olarak bunda bir sorun yok. Zaten bu anlamda yapılacak bir şey de yok...

Derdimiz yaşam sürecindeki gelişim ile ilgili.

Bir çocuk büyüdüğünde büyüklerinin düşündüğü gibi düşünürse, büyüklerinin davrandığı gibi davranırsa, büyüklerinin kopyası olmaya başlamış demektir.

Kopyalayarak, kopya çekerek, kopyalanmış bir yaşam gelişimin en büyük engellerinden birisidir.

Çocuklar belli dönemlerde ve belli süreler büyüklerini örnek almalılar ve model görmeliler. Kimlik ve sonraki süreçte kişilik gelişimlerini kendileri ile ilgili olarak özgün bir şekilde tamamlamalıdırlar...

ÇOCUKLAR İLE İLGİLİ NOT 2

Çocuklar belli bir süre ve süreçte elbette büyüklerine bakarlar. Büyüklerini taklit ederler. Büyükleri gibi davranmaya çalışırlar.

Çocukların büyüklerini örnek aldıkları sürece ve sonraki süreçte olması veya yapılması gerekenler;

1. Büyüklerin olumlu rol modeller olmaları gerekir. Çalışkan, dürüst, tutarlı, bakımlı, saygın v.b.

2. Model alma daha çok ilkokul ve ortaokul dönemlerinde yoğun yaşanır. Buna çok özen göstermek gerekir.

3. Çocukların olabildiğince kendileri olmaları, kendileri gibi davranmaları hem kendilerinin hem de uğraştıkları alana özgü fazla gelişmesine katkı sağlar. Çünkü "özgünlük" yani kendine has olma durumu bir işe kendi özelliklerini yansıtabilme meselesidir ve çok önemlidir.

4. Çocuklara doğru, iyi, güzel kılavuzluk yapmak ilk 12 yıl olağanüstü düzeyde önemlidir. Sonraki yaşlar ise çocuk ve gençlerin ciddi anlamda emek ve zaman harcadıkları bir uğraşlarının (alanlarının) olması ve işte o alan ile ilgili ortamın ve koşulların güzelliği onların geleceğinin güzel inşa edilmesi demektir.

LİVERPOOL'U "OYUN" OLARAK FARKLI KILAN ŞEY NEDİR?

Liverpool takımını 2019 yılında şampiyonlar ligi şampiyonu yapan, bir önceki sezon Premier lig şampiyonluğunu kıl payı kaçıracak kadar başarılı kılan, bu sezon ise inanılmaz bir puan farkıyla şampiyonluğa koşan başarısını mümkün kılan oyun nedir?

Çünkü belirleyici olan oyundur.

Futbol oyununda ve tüm takım oyunlarında farklılığı yaratan asıl şey oyununun oynanışı şekli, içeriği ve niteliği ile ilgilidir.

İşte Liverpool'da da en belirleyici olan faktör "oyun" planlamasının ve oyun pratiğinin tüm sahayı ve sahanın tüm bölgelerini içine alacak biçimde düşünülmüş, planlanmış ve çok daha en önemlisi oyuna dönüştürülmüş olmasıyla ilgilidir.

Daha somut olarak kıyaslamalı devam edersek, Liverpool son üç sezondur giderek artan bir beceri düzeyi ile yatay olarak her 3 bölgede de, dikey olarak bölümlendirebileceğimiz tüm doğrusal alan ve bölgelerde de ve hatta geometrik olarak oluşturacağımız tüm bölge ve alanlarda da oyunu işler hale getirebilmiş bir takımdır...

Örneğin Barcelona ve örneğin M.City dünyanın en iyi takımlarından olmalarına rağmen, her iki takımında savunma ve orta alan bölgelerindeki oyun işleyişinde çoğu zaman oyuncuya veya oyuna bağlı eksiklikler, aksaklıklar ve sistemin işleyişini engelleyen aksamalar söz konusu olabilmektedir.

İşte Liverpool bu anlamda farklıdır.
Çünkü sahanın her yerine yayılmış bir oyun kurgusu ve işleyişi söz konusudur.
Liverpool'u bir savunma takımı, bir hücum takımı, bir set oyunu takımı ya da bir kontra atak takımı olarak tanımlamak mümkün değildir... Bunların hepsini yapabilen bir takım oyunu becerisine ulaşmış durumdadır. Bu esasen oyunu her bölenin gerektirdiği şekilde ama mutlaka birbiriyle ilişkilendirlmiş şekilde oynayabilmek demektir.
Yani Liverpool oyunu sahanın her yerinde oynayabilen, oyunu tüm sahaya yayabilen ama yekpare bir özelliği asla terk etmeyen bir takımdır.

Onu farklı kılan ve şu an dünyada neredeyse en iyi kılan şey; "Sahanın tümünde total oyun" düşüncesi pratiği ve becerisidir.

Bu düzey, ancak amaçlı ve verimli taktik antrenman süreçleri ile gerçekleşebilecek, oyuncuların da bu tür bir oyunun tüm gereklerini anlayacak, yerine getirecek özellik ve sorumluluklara sahip olmalarıyla ulaşılabilecek bir düzeydir.

Geliştiren Teknik Adam

KLOPP, HENDERSON İÇİN DİYOR Kİ;

“Henderson olağanüstü, muhteşem bir oyuncu. Liverpool’da Hendo’nun kalitesini hala göremeyen varsa elimden bir şey gelmez. Hendo kusursuz bir oyuncu mu? Hayır. Öyle bir oyuncu tanıyor muyum? Hayır. Bizim için inanılmaz derecede önemli mi? Evet.”

Paragrafın, yani ifadenin içinde o kadar çok şey var ki..Bu ifadeden yola çıkarak şunları söylemek mümkün;

1. Kloop oyuncularını geliştiren ve oyun oynama biçimlerine dönüştürücü müdahale edebilen ender teknik adamlardan birisi olduğunu çoğu kişi biliyor zaten. Teknik adamlığın ikinci önemli özelliği bu olsa gerekir. Oyunu geliştirirken oyuncuyu, oyuncuyu geliştirirken oyunu geliştirmek.

2. Henderson bir takımdan çok bir kulüp oyuncusudur... Bazı oyuncular bu anlamda özeldir. Ama henderseon Kloop ile beraber sadece mücadele eden, sadece hırslı oynayan ve sadece rakibe engel olmaya çalışan bir oyunu olma yanında top ile daha fazla oynayan, oyun kurgusunda rol alan, üstelik hücuma yönelik varyasyonlarda rol almaya başlayan bir oyuncu özelliği de kazandı. Bir oyuncuda, belli bir yaştan sonra böylesine bir gelişim elbette o oyuncunun gelişime açık olmasıyla da ilgilidir. Ama Kloop ve onun oyun düzeni olmasaydı Henderson 3 yıldır gördüğümüz daha verimli bir Henderson olamayacaktı.

3. "Hendo kusursuz bir oyuncu mu? Hayır. Öyle bir oyunu tanıyor muyum? Hayır. Bizim için inanılmaz derecede önemli mi? Evet..." İşte bu ifade bir oyuncunun değerinin, takım için taşıdığı önem ile ilgili olduğunun, takım için taşınan önemin ise "iyi bir taktik oyuncusu" olmayla ilgili olduğunun en net ve en açık ifadesidir.

4. Bir oyuncunun "iyi bir taktik oyuncusu olmasının" başarısı ise o takımın taktik oyun becerisi yüksek bir takım olmasıyla ilgilidir.. Bu da bir teknik adam becerisidir.

Bir teknik adam becerisi ve büyüklüğü de esas olarak bundan başka bir şey değildir.

Asıl İş Nedir?

Dünyanın en iyi eğitim sistemlerinden birine sahip olan Finlandiya'da:

▶Bakan ve işçi çocuğu aynı sınıftadır...

▶Ücretli eğitim yoktur...

▶Rekabet yok, dayanışma vardır....

▶Ceza yok, çözüm vardır....

▶Telli duvarlar yok, ağaçlar vardır....

▶'Tembel öğrenci yoktur, sorumsuz yöneticiler vardır' anlayışı egemendir...

Özetle önce eğitimini eşitlikçi ve bilimsel kılacaksın.

Çocuklara önem ve değer vermeyi lafta değil, önce eğitimin kalitesinde, eğitimde imkan ve fırsat eşitliğinde sağlayarak göstereceksin...

Kıssadan hisse;

Bir ülkenin çocukları arzuladıkları zaman futbol oynayamıyorlarsa,

Futbol eğitimi almak isteyenler ise bu imkana eşitçe ve kolayca ulaşamıyorlarsa,

Bir kulübün altyapısına girmek için inanılmaz durumlar ile karşılaşıyorlarsa,

O ülkede farzedelim ki, bir futbol takımı şampiyonlar liginde şampiyon olsa ne olur? Olmasa ne olur?

Yine farzedelim ki, o ülkenin milli takımının dünya şampiyonu olsa ne olur? Olmasa ne olur?

Not:
Çocukları spora ulaşamayan bir ülkenin sporda geleceği yoktur.
Bu tür toplumlarda sporda var olma, ancak skor ve skor yaratacak sporcu satın alma yöntemi ile olur. Onun da önemi olsa da değeri yoktur.

KULÜPLER TEKNİK ADAM TERCİHLERİ

KULÜPLER TEKNİK ADAM TERCİHLERİNİ YAPARLARKEN ÖLÇÜTLERİNDEN BİRİSİ DE MUTLAKA "OYUN VE OYUNCU GELİŞTİRİCİ ÖZELLİĞİ" ÖLÇÜTÜ OLMALI...

Epey zamandır genç, özellikli ve geleceği olan bir oyuncudan söz ediliyor bazı yayın organlarında...

Kayserispor’un genç oyuncusu Emre Demir’den söz ediyoruz.

Emre'nin bu yaşına kadar nerede, nasıl geliştiği ve yetiştiği elbette önemli...
Ama bunun kadar önemli bir şey daha var.

Emre A takım kadrosuna yeni dahil edilmiş, çok genç bir oyuncu.. 2004 doğumlu.

Böylesine genç bir oyuncunun, gelişim açısından daha alması gereken epey bir yol olduğu açık... Peki Emre bu genç yaşında kulübünün yönetim anlayışı gereği tanışmak ve karşılaşmak zorunda kaldığı, bu kadar fazla sayıda teknik adamdan nasıl faydalanabilir?

Soruyu bir de şöyle soralım;
Genç yaştaki oyuncular fazla sayıda teknik adamdan, kısa süreçlerde öğreneceği ve öğrenerek gelişeceği neler olabilir?

Bakınız Kayserispor'un bir kaç sezonda tam 10 farklı teknik adam ile çalışmış. Bunlar sırasıyla,
Tolunay Kafkas
Hakan Kutlu
Sergen Yalçın
Mesut Bakkal
Marius Sumudica
Ertuğrul Sağlam
Hikmet Karaman
Samet Aybaba
Bülent Uygun
ve Robert Prosinecki...

Gerçekten de çok fazla değil mi?

Eğer çok fazla teknik adamla, kısa süreçlerde birlikte olmak genç oyuncuları geliştirmiş olsaydı, Türkiye özellikli ve mükemmel futbolcular ülkesi olurdu...

Muhtemelen Emre bu teknik adamların çoğu ile iletişim dahi kuramamıştır.

Özetle; Türkiye'de gereğinden fazla ve kısa süreçli teknik adam değişimlerinin olumsuz yönlerinden birisi de takımlardaki genç oyuncuların gelişimleri üzerinde olabileceği mutlaka değerlendirilmelidir.

Daha önemlisi kulüplerin teknik adam tercihlerini yaparlarken "geliştirici teknik adam" özelliği olan kişilerin tercih edilmesi ve bu tip teknik adamlar ile uzun süreçli mukavele yapılması düşünülmelidir.

Klopp 4 yıldır Liverpool'da. Ve daha devam edecek.
Henderson, Firminho, Fabinho ve daha bir çok oyuncu üzerindeki etkisi inanılmaz. Oyun konusundaki etkisi ise ortada... Avrupa'da bu anlamda başka epey örnek var.

Not: Yazı, Emre Demir üzerinden yazılmış olsa da asıl amacı Kulüplerin teknik adam tercihleri ve oyuncu gelişimi ilişkisi üzerinedir.

OYUN ALANLARININ YAPISI VE UYARAN İLİŞKİSİ

Oyun alanlarındaki, kazaya sebep olma olasılığı olan nesnelerin kaldırılmasına yönelik eğilim, diğer bir açıdan bakıldığında çocukların sab...