28 Nis 2017

Kazanmayı Öğretmek Yerine...


KÜÇÜK YAŞ GRUPLARINDA ÖĞRENİLECEK VE YAŞANACAK ÇOK DAHA BAŞKA GÜZEL DUYGULAR VARDIR.

Altyapılarda özellikle ilkokul yaş düzeylerinde çocukların bireysel ve grup oyunlarında ve etkinliklerinde "yarışmalar" daha ön plana çıkmaya başlar.
Bu aslında çocuğun ihtiyacından doğan bir şey değildir.
Hiç bir çocuk arkadaşı ile yarışmak ihtiyacı içinde değildir.
Yarışmak doğal değil yapaydır ve sosyal öğrenme sonucu gerçekleşir.

Yani çocuk görmezse, öğretmen veya eğitmen öğretmez ve yönlendirmezse çocuklar asla birbiri ile yarışmak için istekli davranmazlar.
Çünkü yarışmak çoğu öğrenilmesi gereken güzel duyguları ve davranışları engeller. Çünkü sanıldığı gibi hedef ve motivasyon kazanmak üzerine değil, kaybetmemek üzerine şekillenir. Kaybetmemeye yönelik olan çocuklarda öğrenme asla olması gerektiği düzeyde ve kalitede olmaz.

Küçük yaş gruplarında, özellikle 12 yaşlarına değin işbirliğine dayalı oyunlar ve etkinlikler çocukları daha zenginleştirir.
Daha besler ve yaratıcı kılar.
Kazanmayı isteme, kaybetmekten korkma stres demektir. Stres "anksiyete" demektir. Anksiyete duygusal bozukluk anlamına gelir ki; Gelişim için kaçınılması gereken en önemli olumsuz etkenlerin başında gelir.
Stressiz ortam ve etkinliklerde sinir kas koordinasyonları olumsuz etkilenmediğinden beceri kazanımı daha kolay, daha kaliteli ve yaratıcılık daha yüksek olur.

12 yaşına kadar "çocukları gerçek hayata hazırlayalım" düşüncesi onları kıyasıya rekabete ve yarışmaya sokmak onları gerçek hayata hazırlamaz. Gerçek hayattan uzaklaştırır.
Çocukların sürekli maç yapalım demeleri ise yarışmak isteği ile ilgili değil, eğlence isteği ilgili bir şeydir.
Ve maç demek illa ki yarışmak demek değildir.

Hiç yorum yok:

OYUN ALANLARININ YAPISI VE UYARAN İLİŞKİSİ

Oyun alanlarındaki, kazaya sebep olma olasılığı olan nesnelerin kaldırılmasına yönelik eğilim, diğer bir açıdan bakıldığında çocukların sab...