15 Oca 2018

ENDÜSTRİYEL FUTBOL, ALTYAPILAR VE NE YAPMALI?


Çocuklar ve gençler ile spor ilişkisi konusunda çok uzun süreden beri giderek artan bir şekilde sözü edilen kavram “sporda altyapı” konusu ve meselesidir.

Ağırlıklı olarak futbol özelinde daha çok konuşulan ve tartışılan altyapılar, esasen Türkiye’de son 20-30 yılın piyasalaştırılan sporun ve futbolun bir yansıması olarak gündeme gelmiş bir konudur.

Günümüzde sporda ve özellikle daha çok rağbet görmesi nedeniyle futbolda altyapılar, sporcu/futbolcu olma hayallerinin ve isteklerinin “simsarlaştırılmış bir hoyratlıkla” kulüplerin altyapı birimlerince ve özel spor okulları aracılığı ile yürütülmektedir.

Çoğu özel spor okulları paralı etkinlik alanları olup, sağlıksız halı sahalara sıkıştırılan 45-60 dakikalık ve haftada iki bilemedin üç günde yürütülen, kıyaslama ve yarıştırma nedeniyle “duygu istismarının” yaşandığı/yaşatıldığı yerlerdir. Kulüpler ise “sporcu/futbolcu olma hayalleri ile beslenen” seçilmiş çocuklardan oluşan, bir müddet sonra çoğu için “Bundan olmaz” dendiği, referansı olanların devam ettiği, daha kötüsü yaşlarının çok üzerinde performans beklentisi ile ağır çalışmalara tabi tutulan çocukların “yarış atları” haline getirildiği, “kazanmanın biricik başarı” olarak gösterildiği ve yaşatıldığı yerlerdir.

Sporda altyapıların başarılı olma ölçütü üstyapılara oyuncu yetiştirmek, yetiştirilen oyuncuları üstyapılara taşıyabilmek olarak belirlenmiş olsa da eksik veya “endüstriyel sporun altyapıya bakış açısı” bağlamında bir tanımlamadır. İşte tam da bu noktada tartışmalı bir durumdur. Çünkü bu bakış açısı ve mevcut uygulamalar altyapılara bakış açısının değişmesi gerektiğini ve buradan hareketle yeni bir “altyapı spor politikası” oluşturulması ihtiyacını gündeme getirmektedir.

Endüstriyel spor diye ifadelendirilen, daha çok futbol için “endüstriye futbol” bağlamı ile kullanılan “ticari futbola” karşı bir eleştirimiz, hatta eleştiriden öte “piyasa-spor” ilişkisine karşı bir duruşumuz varsa, altyapıları “spor ticaret şirketlerine” oyuncu yetiştiren yerler olarak görmemek gerektiği de açıktır.

Altyapıları sadece üstyapılara seçilmiş çocuklardan oluşan “oyuncu yetiştirme” yerleri olarak görmeyen spor eğitimcileri, antrenörler ve altyapıların olması gereken ideal kurumlar olması konusunda yazan, çizenler kişiler olarak şu anki mevcut yaklaşımların ve uygulamaların içinde yer alarak bir anlamda endüstriyel futbola ve dolayısıyla “ticari futbol şirketlerine” ve onların ağababaları olan “finans kapitalin futboluna” hizmet etmektedirler. Bu anlamda içinde yer alınan sistemin hem aktörleri hem de muhalifleri olarak bir çelişki ve bir tutarsızlık içinde olunduğunu kabul etmek gerekir.

Bu çelişki ve tutarsızlıktan kurtulmanın yolu, “altyapılar mademki endüstriyel hale gelen üstyapıların beslenme yerleridir. O halde söz konusu ticari futbolun gereği olan işleri, görevleri de kendileri yapsınlar ve sorumluluklarını yerine getirsinler. Futbol aracılığı ile kazandıkları büyük paraların bir kısmını buralara ve buralarda emek verenlere harcasınlar, harcamıyorlarsa canları cehenneme” deyip altyapıdaki tüm emek yoğun işleri bu ticari kurumlara “yok pahasına” hizmet etme ve üretim yerleri olmaktan çıkarmak gerekir.

Nasıl peki? Elbette örgütlenerek. Kolay mı futbolda örgütlenmek? Çok zor. Ama imkânsız değil. Daha somut olarak söylemek gerekirse, esasında yapılması gereken futbolun kendi karakteri içinde alternatif çözüm üretmektir. Bu durumda tüm altyapı emek aktörleri “çocukları ve gençleri” ticari futbol şirketlerine hazırlamakla mükellef olmanın dışına çıkmayı başarmak zorundadırlar. Bu anlayış spor altyapılarını daha insancıl ve daha toplumcul bir yapıya yönelmesi ve işlevselleştirilmesi demektir.

Altyapıların endüstriyel sporun/futbolun paravan yetiştirme yurtları veya ücretsiz emek pazarları olmasına karşı olanlar, altyapıları bu karakterinden çıkararak, tüm ülkenin çocuklarına açıp, herkesin spor yapma haklarını karşılayacak “fırsat ve imkan alanları” haline dönüştürülmesini sağlamakla mümkündür. Daha fazla çocuğa, daha fazla olanak tanıyarak, onlara birilerinin istediği şekilde değil, olması gerektiği şekilde yetişmelerine katkı sağlayacak bir model ancak bu modeli savunanlarca gerçekleşebilir.

Özetle başa dönüp, sonuca bağlamak gerekirse; sporda altyapılar iki model üzerine inşa edilmelidir:

Altyapıları istekli ve yönlendirilmiş olan tüm çocukların ve gençlerin spor yapmalarını sağlayacak bir işleve sahip kılma; “Kamusal Spor Eğitimi” modeli ve yapılanması.
Özellikli çocuk ve gençlerin üstyapılar tarafından kendi ihtiyaçları ve gelecekleri konusunda kurumsallaştırılmış akademilerine yönlendirmek; “Profesyonel Spor Eğitimi” modeli ve yapılanması.
Bu bağlamda son söz; bir ülkenin tüm altyapıları üç, beş, on tane ticari futbol şirketine göre planlanamaz ve işlevselleştirilemez. Bu o ülkeye, o ülkenin çocuklarına ve sporuna ihanettir. Öncelik ve esas olan herkesin, istediği kadar, istediği her yerde ve istediği zaman spor yapması, spor yapacak fırsatı ve olanağı bulabilmesidir.

http://sendika62.org/2018/01/spor-altyapilarini-nasil-gormeli-ne-yapmali-nasil-yapmali-ismail-topkaya-467914/

Hiç yorum yok:

OYUN ALANLARININ YAPISI VE UYARAN İLİŞKİSİ

Oyun alanlarındaki, kazaya sebep olma olasılığı olan nesnelerin kaldırılmasına yönelik eğilim, diğer bir açıdan bakıldığında çocukların sab...