1
"Futbol zekası" diye bir şey yoktur.
Üstelik futbol ve diğer tüm takım sporlarını üstün bir beceri ile oynayabilmenin zeka (IQ) ile ilgisi sadece oyunun kurallarını bilmek, oyunu anlayabilmek ile sınırlıdır.
Aksi olsaydı bilim insanları, araştırmacılar, zeka düzeyi puanı çok yüksek olanlar çok iyi futbol oynarlardı.
Futbol zekası diye tanımlanan şey, psikomotor zeka şeklinde ifade edilir ve literatürde yer alır.
Ama bu da tamamen sinir kas ilişkisi ve eğitimi ile gelişen ve geliştirilen ve doğuştan getirilen bazı özellikler ile de birleşerek ortaya çıkan "beceri" konusunu ifade eder.
Özetle futbol zekası oyuncu yaratıcılığı, oyunu çok yönlü görme, oyunu okuma ile oyun içinde bireysel taktiği takım taktiği içinde kullanabilme becerisidir.
Bu da üst düzey zeka ile ilgili değil, koordinatif ve algısal motor gelişim özellikleri ile birlikte geliştirilen top ile ilişkili becerilerin gelişmiş ve geliştirilmiş olmasıyla ilgilidir.
O halde futbolda "iyi futbolcu" ve "özellikli futbolcu" yetiştirmek istiyorsak altyapı temel ve gelişim dönemlerinde algısal motor gelişim özellikleri, koordinatif özellikler ve top ile ilişkili hareketleri mükmemmelleştirmekten başka bir işimiz olmamalıdır.
2
SPORDA VE FUTBOLDA ZEKA MESELESİNE DAİR
Psikomotor Öğrenmeler ve Beyin
Bütün öğrenmeler beyin temelli öğrenmelerdir. Öğrenmelerin yani, yaşam için gerekli bilişsel, duyuşsal ve psikomotor davranışların hepsinin kaynağı beyindir.
Doğumdan itibaren sergilenen bazı psikomotor davranışlar refleks davranışlardır. Alt beyin tarafından kontrol edilen bu tür davranışlar ilerleyen dönemlerden itibaren (4. aydan sonra) giderek azalır ve birkaç tanesi hariç tamamen yok olur.
Bunun dışında yaşamak için gerçekleştirilen tüm davranışlarda olduğu gibi motor davranışlar da öğrenilen davranışlardır.
Öğrenilen her şey girdi, merkezi işlem ve çıktı döngüsüne dayanır. İşlem merkezi ise beyindir. Sonuç olarak psikomotor öğrenmeler beyin merkezli kassal çıktılardır.
Bir çocuğun elindeki yiyeceği ağzına yaklaştırması, emeklemesi, oturması, yürümesi gibi motor davranışların refleks öncelleri (temeli) olsa da bunların amaçlı davranışa dönüşmeleri algı, değerlendirme ve harekete geçme ile ilgili beyinsel faaliyetler sonucu gerçekleşir.
Beyin ve hareket ilişkisi aynı zamanda beyin ve beden eğitimi spor ilişkisi anlamına da gelmektedir. Beyin ve beden eğitimi spor ilişkisi psikomotor öğrenmelerin öncellikle beyinsel bir faaliyet olduğu ile ilgili bir ilişkidir. Dolayısıyla beden eğitimi spor öğretimi ile ilgili yaklaşımların beyin temelli yaklaşımları da içeriyor olması gerektiği açıktır.
Bir çocuktan her hangi bir psikomotor davranışı gerçekleştirmesini beklemek demek, çocuğun söz konusu davranış ile ilgili merkezi işlem gerçekleştirmesini istemek demektir.
Psikomotor davranışlar beynin ilgili bölümlerinde ve ilgili sinir hücrelerin işlevselleştirmesi anlamına geldiği gibi, beynin ilgili bölüm ve hücrelerin işlevselleştirilmesi de, psikomotor davranışlarda amaçlılık, çeşitlilik ve kalite anlamına gelmektedir
Doğum öncesi ilk üç ayda gelişiminin önemli kısmını büyük ölçüde tamamlayan beyin, 4 yaşına değin hızlı bir büyüme sergiler. Büyüme hamlesinin ilk dönemi 18. aya değin glia hücrelerinin büyüdüğü dönem, ikinci dönem ise dördüncü yaşa değin myelinizasyonun (aksonların myelin adı verilen beyaz yağlı bir madde ile kaplanması) gerçekleştiği dönemdir (Malina ve Bouchard, 1991 akt. Özer, 1995: 70).
Beyin ve omuriliği kapsayan sinir sistemi nöronlar ve glia hücrelerinden oluşur. Nöronlar duyusal alıcılar, diğer nöronlar ve kaslar ile iletişim kurma işlemine sahiptirler. Glia hücreleri ise nöronların çalışması ile ilgili işlevleri yerine getirirler.
Nöronlar hücre gövdesi, bunun çevresinde yer alan uzantılar yani dendrit ve hücre gövdesinden çıkarak uzanan aksonlar olmak üzere üç kısımdan oluşur. Yeni doğan bir bebekte dendrit ağları seyrek ve az gelişmişken, özellikle doğumdan sonraki altı ay boyunca çevreden duyusal iletiler alındıkça dallanır ve aktif hale gelir.
Nöronlar dendritler aracılığı ile komşu nöronların aksonlarından gelen iletileri alır ve bu iletileri kimyasal ve elektrik işlemler yolu ile akson boyunca sinaps adı verilen boşluklara aktarırlar. Sinaps oluşturmayan nöronların çoğu ölür.
Kaynak: İsmail Topkaya, "Hareket, beden eğitim ve sporda öğrenme ve öğretimin temelleri", 4. Baskı, Paradigma Akademi Yay. 2016
3
Yaşamın ilk yılında beyin hücrelerinin sayısı azalırken beyinin ağırlığı iki kat artar. Bunun nedeni nöronların tüm uyaranlara (işitsel, görsel, dokunsal, koku, tat gibi) tepki verirken dendritler yoluyla fiziksel bağlantılar kurup geliştirmeleridir. Çocuğun aktif yaşantısı (hareket), zihinsel çabası ve zengin çevresel uyaranlar dendritlerin dallanmasını hızlandırır ve zeka gelişir.
Zekanın beynin büyük olması ya da nöron sayısının fazla olması ile değil beynin yeterince gelişmiş olması, özellikle nöronların işlevselliği ile ilgili bir durumdur.
Hareket etme ile ilgili uyaranların yoğunluğu, hareketle ilgili nöronların dendritlenmesi ve sinapslar oluşturması sonucu psikomotor davranışlar gerçekleşir. Duyu-motor dönemden başlayıp algı-motor dönemde artarak devam eden hareket gelişiminin temeli ilgili nöronların dendritlenmesi ve sinapslar oluşturmasıdır. Bu olgu, hareket öğreniminin nörolojik temelini ortaya koyar.
Bir sinir hücresinin (nöron) dendrit ve akson yeterliliği onun sinaps oluşturma yeterliliği demektir. Nöronlar arası bağlantı anlamına gelen ve bir nöronun aksonundan diğer nöronun dendritlerine sinirsel akımların iletimi olan sinapslar “öğrenme” ile oluşurlar. Kullanılmadıklarında (uyarılmadıklarında) işlevsizleşir ve yok olurlar.
Bir uyarı sağlandığında üç milyar nöronun faaliyete geçtiği söylenirken yeni doğan bir bebeğe resim gösterildiğinde üç milyar dendrit oluştuğu saptanmıştır (Sherarer ve Sherarer, 1999 akt. Özer, 2004: 71).
Öğrencilere beyinlerini kullanmaları için fırsat verilmediğinde ya da beyinlerini kullanmak durumlarıyla karşılaşmadıklarında dendritler uyarılmazlar. Öğretmenler uygun uyarıcılar vermediğinde nöral budanmaya neden olabilirler ya da bilgiyi algılamak için gerekli olan yetenekleri köreltebilirler. Bu tip olaylar okul çağındaki çocuklarda genellikle baskın oldukları zeka alanları aktif olarak uyarılmadığında gerçekleşmektedir. Örneğin, bir öğrencinin beyni genellikle hareket ederek işlem görüyorsa ve bu öğrenciye hareket etme serbestliği tanınmıyorsa beyin süreçlerinde nöral budanmaya neden olan bir azalma söz konusu olabilir (Selçuk ve ark., 2004: 14).
Öğrenilmiş bir psikomotor davranışın sürekli tekrar edilmesi, ilgili nöronların daha fazla dendritlenmesine ve sinapslar oluşturmasına yol açmadığı gibi diğer sinir hücrelerini de işlevselleştirmez. Bunun olabilmesi için, farklı psikomotor uyaranlar gereklidir.
Psikomotor gelişim bir bakıma bebeklik ve ilk çocukluk dönemindeki sinir-kas olgunlaşmasının bir ürünüdür ve beynin bu dönemdeki hızlı büyümesi ile ilgilidir. Sinir-kas bütünleşmesi beyinciğin eşsiz büyüme atılımını yansıtır. Bebeklik döneminde kazanılan hareket becerileri bu bütünleşmenin ürünüdür (Malina ve Bouchard, 1991 akt. Özer, 2004. 73).
Hareket beden eğitimi ve spora ilişkin istendik motor davranışları istenen sayıda ve kalitede gerçekleştirebilmek sadece kassal bir çıktıdan ibaret değildir. Kassal çıktı sadece bir ürün yani sonuçtur. Bunu beden eğitim spor eğitmenlerinin çok iyi bilmesi gerekmektedir. Çünkü hareket yeterliliği, çocukların o ana kadar geçirdikleri hareket deneyimleri ile yani, hareket gelişiminden sorumlu beynin ilgili bölümlerindeki nöronlarla ilgilidir.
Çocuğun boyu, kilosu psikomotor davranışlar için bir referans değil psikomotor çıktının sergilenmesi için gereken araçlardır. Psikomotor davranışlar için asıl referans olgunlaşmış olma ve hazır bulunuşluk yeterliliğidir. Bu ise beyin, sinir, kas iletişimi yeterliliği yani nörofizyolojik yeterliliktir.
Yaşamın ilk birkaç yılında beyin, beyin kabuğunun her santimetre karesinde saniyede otuz bin yeni sinaps yapar. Bu sinapsların yapımı kısmen doğru beslenmeye bağlıdır. Ancak, daha çok bebeğin etrafındaki dünya ile ilgilidir. Sevgi ve ilginin bol olduğu, ilginç oyuncak ve nesnelerin bulunduğu bir ortam bebeğin beyninde daha fazla sinaps yapılmasına yardımcı olur. Ne kadar çok sinaps yapılırsa beyin de bebek büyürken o kadar iyi çalışır (Rose ve Lichtenfens, 2005: 25).
Bir psikomotor davranışı ya da davranışları edinme, edinilen bu davranışları unutmama ve gerektiğinde farklı amaçlar için kullanma, beyindeki nöronların söz konusu motor davranışların her boyutu için bir çok sinaps oluşturmasıyla mümkündür. Bu da bir hareketi çok boyutlu öğrenmeyi gerektirir. Doğal olarak hareket öğretim yaklaşımları da çok boyutlu düşünmeyi gerektirecek yapıda olmalıdır. Örneğin, topu atma davranışı yerine topu farklı şekillerde atma davranışları gibi. Topu atma davranışlarının öğretiminde çocuk merkeze alınarak topu uzağa, yukarı veya bir hedefe nasıl atarsa daha doğru atabileceğini düşünmesine neden olacak bir öğrenme ortamı, çocuğun daha fazla nöronunu aktive ederek sinapslar oluşturmasını sağlayabilir.
Kaynak: İsmail Topkaya, "Hareket, beden eğitim ve sporda öğrenme ve öğretimin temelleri", 4. Baskı, Paradigma Akademi Yay. 2016
4
Zeka puanı yüksek olan 9 yaşındaki bir çocuk ile zeka puanı yüksek olmayan ama olması gereken sınırlar içinde olan BAŞKA bir çocuk arasında, çalışmalar sonunda öğrenme verimi farkını ortaya koyacak olan şey zeka derecesi değil, çocukların sahip oldukları "psikomotor yetiler ve o yetilerin uyarılmış olması belirler.
Futbola ilişkin anlama, söyleneni yapabilme veya kısa sürede motor alan ile ilgili olarak daha çabuk beceri elde etmenin nedeni zeka yüksekliği değildir. Beynin ilgili bölümü olan motor hareketlerden sorumlu bölümün daha çok işlevselleştirilmiş olması ile ilgilidir.
"Ama hocam işte beyinden söz ediyorsunuz, o halde zekadan söz ediyorsunuz" gibi bir soru akla gelebilir. Ama sözünü ettiğimiz zeka bilişsel alan zekası değildir. Çünkü bilişsel alan ile ilgili zekanın futbol ile ilgili olarak normal insandaki seviyede olması, anormal yani özürlü olunmayacak düzeyde olması yeterlidir.
Geri kalan asıl mesele beynin hareket etme ile ilgili bölgesinde yer alan "motor alandaki" sinir hücrelerinin çok fazla sayıda aktif edilmesi meselesidir.
Nasıl aktif edilir bu sinir hücreleri? Öncelikle uyarılarak. Peki nasıl uyarılır? Görsel, işitsel ve dokunsal uyaranlar ile... Ama daha önemlisi bu uyaranlar mutlaka hareket ile birleştirilmelidir.
Zaman, mekan, mesafe, yan ve yön uyaranlarının alglanması ve hareket ile birleştirilmesi ile arzulanan oyun becerileri geliştirilmeye başlanır.
"Eeeee hocam işte beyinle ilgili şeylerden söz ediyorsun" diye düşünülüyorsa, elbette her şey beyinle ilgilidir zaten. Çünkü yaşamda beyin ile ilgili olmayan hiç bir şey yoktur..
Ama zeka yani akıllı olma veya çok akıllı olma derecesi futbol becerisi arasında anlamlı bir ilişki yoktur. Normal düzeyde bir insan zekasına sahip olmak mükemmel futbolcu olmaya yetecek zeka demektir.
Farkı belirleyen şey çok akıllı olmak değil, yani "bilişsel zeka" düzeyinin yüksekliği değil, beyindeki motor alanın başat olarak kullanılmasının sağlanması ile ilgilidir.
Motor alan ilgili sinir hücrelerinin çok sayıda uyarılması, hareketin sinirler aracılığı ile iletimi ve iletilen uyaranları harekete dönüştürecek kas işlevselliğidir. Hepsi bundan ibarettir.
Bazı çocuklar için doğuştan yetenekli denilmesinin asıl nedeni tam olarak budur. Beynin ilgili motor alanı daha gelişmiş ve uyaranlara daha açık olduğu için daha çabuk öğrenir vedaha çabuk beceri kazanırlar.
Futbolda/Sporda Altyapı Eğitimi demek, futbola ilişkin nelerin, nasıl ve asıl olarak "ne zaman" öğretileceği ve öğrenileceği ile ilgili süreç demektir. "Futbol/Spor altyapı eğitim pedagojisi" demek; Çocukların gelişim sürecindeki "kritik dönemleri" ve durumları dikkate alarak öğretimi sürdürebilmek demektir. Not: Burada yer alan yazılardan isim ve kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir. Aksi hırsızlığa girer. Alıntılar hukuken de kaynakça gösterilerek yapılır. (İsmail Topkaya)
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
OYUN ALANLARININ YAPISI VE UYARAN İLİŞKİSİ
Oyun alanlarındaki, kazaya sebep olma olasılığı olan nesnelerin kaldırılmasına yönelik eğilim, diğer bir açıdan bakıldığında çocukların sab...
-
1 AÇIK BECERİ-KAPALI BECERİ KONUSU ve ÖNEMİ Açık beceride çevresel şartlar değişkendir. Yani futbol oyunu içinde bir pozisyonda yapılab...
-
(Aslında "reaksiyon süresi" ve "refleks süresi" ifadeleri daha doğru ve açıklaycıdır) Reaksiyon müdahale edilebilen, g...
-
Sol el kullanma yasağı veya sol eli kullanmama kültürü ve geleneği haliyle sol ayak kullanmama sonucunu doğurur. Çünkü sol el, sol ayak ile...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder