27 Mar 2015

DOĞRU İNSAN YOKTUR DOĞRU DAVRANAN İNSAN VARDIR.

FELSEFİ BİR BAKIŞ AÇISI İLE;
DOĞRU BİLDİĞİMİZ AMA ASLINDA DOĞRU OLMAYAN "MASUM YANLIŞ" NEDİR?
FUTBOL EĞİTİMİ ADINA BU "MASUM YANLIŞTAN" KURTULMAK BİZİM İÇİN NEYİ DEĞİŞTİRİR?

Genel olarak doğru olarak bildiğimiz ama aslında doğru olmayan şeylerden örnek vermek gerekirse;
"Doğru insan", "cömert insan", "iyi insan", "dürüst insan" diye bir şey yoktur.
"Doğru davranan", "cömert davranan", "iyi davranan", "dürüst davranan" insan vardır.
Dolayısı ile eylem ve eylemlerdir aslında iyi veya kötü olan.
Yani insanın kendisi değil, eylemleridir yararlı veya zararlı olarak nitelendirilmesi gereken.
Uzun insan, kısa insan, şişman insan, zayıf insan siyahi insan, beyaz insan olur.
Lakin iyi veya kötü ya da edepli yada edepsiz insan olmaz.
İyi davranış, kötü davranış, edepli ya da edepsiz davranış olur.
Örneğin edepsiz davranan bir insan aynı zamanda edepli da davranabilir. Bu durumda o insana ne diyeceğiz? Dememiz o dur ki; insana değil yaptıklarına bir şey demek gerekir.
Dolayısıyla sıfatlandırılan ya da nitelendirilen şeyler insanın kendisiymiş gibi görünse de, gerçekte insanın gerçekleştirdiği olumlu veya olumsuz ya da yararlı veya yararsız davranışlarıdır.
Hayatı bu şekliyle kavramaya ve yaşamaya başlayan kişiler, başta eğitimciler/antrenörler olmak üzere ne elde ederler? ya da yaptıkları iş niteliği nasıl değişir?


Öncelikle çocukların sadece yaptıklarına yani gerçekleştirdiği davranışlara bakarak bir değerlendirme yapma anlayışı başlar. Yapılmamış ya da yapılmayan davranışlarda dolayı değerlendirme ve yargılama durumu ortadan kalkmış olur. Bu gelişim ve eğitim adına çok büyük önem taşır. Pedagojinin ilk basamağı budur zaten.
Bu durumda çocuklar üzerindeki baskı ve stres algısı azalır. Bu onların sinir kas ilişkilerini olumlu etkiler ve sonuçta beceri standartları yükselir.
Dahası eğitim denen önemli süreci "insanı eğitme" işi olarak görmeyiz. Çünkü insanlar eğitilmez. İnsanların doğru ve yararlı eylem/davranışlarda bulunmasına kılavuzluk edilir.
Çünkü eğitim insanların doğru, yararlı, iyi eylemler yapmasını sağlama işidir.
Eğitim iyi insan, doğru insan, yararlı insan yetiştirme işi değildir.
Doğru insan doğru hareketler yapmaz, doğru hareketler yapan doğru insan olur.
Eğitimi bu paradigma üzerinden inşa edebilirsek, eğitim hem daha kolay, hem daha ekonomik, hem daha az sorunlu bir alan olacak, zaman ve emek daha değerli kullanılmış olacaktır.
İşte bu felsefi anlayıştan yola çıkarak işi futbol eğitimine getirirsek;
İyi futbolcu olmaz. İyi futbol oynayan kişi olur.
İyi futbolcu diye bir şey yoktur, futbolun gereklerini iyi uygulayan kişi vardır.
Bir insan futbolun gereklerini ne kadar çok sayıda ve ne kadar çok üst seviyede yerine getirirse o kadar iyi futbolcu olur.
O zaman odaklanılması gereken şey futbol yeterlilikleri dediğiniz futbolun gereklerini yerine getirebilme eğitimi olmalıdır.
Eğitimci iyi futbolculuğa değil futbolun gereklerini iyi uygulamaya/uygulatmaya odaklanırsa zaman ve emek açısından elde edeceği verim artar.
"İyi futbolcu" eğitimi olmadığı gibi "iyi futbolcu" gözlem ve değerlendirmesi de olmaz. Bunlar uygulayageldiğimiz en büyük yanlışlardandır. Onlarca çocuk ve genç bu yanlış bakış ve yaklaşım yüzünden elenmekte, diskalifiye edilmekte ve dışlanmaktadır.
Futbol eğitimi, futbolun tüm gereklerini (yeterliliklerini) yerine getirebilme yani futbol oyununun gereklerini iyi uygulamayı sağlama eğitimidir.
Futbolculuk da bir meslek alanı gibi YETERLİLİK ve o yeterliliklere ulaşma meselesidir. Özellikle altyapı antrenörlerinin işi FUTBOLCU YETERLİLİKLERİ oluşturmak olmalıdır.
Sonuç olarak "iyi futbolcu" yetiştirme peşinde olmak bizi iyi antrenör ve iyi eğitimci yapmaz. Bizi iyi eğitimci ve iyi antrenör yapacak olan şey iyi futbolculuk için gerekenleri geliştirmek peşinde olmaktır.
Türkiye'deki altyapıların en büyük problemlerinden birisi de işte bu nedenle "eğitim modeli" sorunudur.
Biz buna "tam öğrenme modeli"diyoruz.

Hiç yorum yok:

OYUN ALANLARININ YAPISI VE UYARAN İLİŞKİSİ

Oyun alanlarındaki, kazaya sebep olma olasılığı olan nesnelerin kaldırılmasına yönelik eğilim, diğer bir açıdan bakıldığında çocukların sab...