5 Oca 2020

Teknik Adam ve Eğitim Meselesi

Ülkemizde profesyonel liglerde oynamış, milli takımlarda yer almış futbolcuların önemli bir kısmı aktif futbolu bıraktıktan sonra futbol ile olan ilgilerini teknik adam olarak sürdürmektedirler.

Dünyada da aşağı yukarı böyle...

Profesyonel futbol oynamış olmaları ve milli olmuş olmaları teknik adamlığa geçişlerini, ilgili kurslara başvuru koşulları dolayısıyla elbette doğal olarak kolaylaştırmaktadır.

Buraya kadar olağan.

Ama dünyada;

1. En azından bir kaç sezon da olsa dünyanın en önemli futbolcuları da olmuş olsalar işe alt liglerden başlıyorlar.

2. Bazıları ciddi bir süre yardımcı teknik adamlık yapmaya devam ediyorlar.

3. Çok daha önemlisi teknik adamlığa soyunanların ciddi bir oranı okuma ve yazmayı seven tipler. Araştırma ve kendini geliştirme konusunda hem hassas ve hem de sorumluluk içinde davranıyorlar.

4. Bilinmektedir ki, teknik adamlık ile futbolculuk birebir örtüşen şeyler değildir. Her milli futbolcunun ve hatta iyi futbolcunun iyi bir teknik adam olacağının bir garantisi yok..

4. Ve en önemlisi, üst yapılar yarışmacılık ve başarı yerleridir. Kendi içinde farklı kategorilere ayrılır.
En üst yapı diye tanımlanan kategoride yarışma ve kazanma becerisi en iyi olanlar yer alır. En iyileri seçemeyen veya en iyilere görev vermeyen üstyapılar en iyi üstyapı olamazlar.

İşte tam bu noktada özellikle bizde ve bazı ülkelerde bazı teknik adamların ciddi anlamda yeterlilik sorunları olduğu gibi, davranış problemleri de söz konusu.

Öyle teknik adamlar var ki, özellikle taktik oyun kurgusu, oyunun taktik uygulama hazırlığı ve müsabaka sürecinde taktik oyun yönetimi konularında ciddi olarak yetersiz kalıyorlar.

Biliyorsunuz bunun dışındaki tüm işleri zaten teknik kadro gerçekleştiriyor zaten.

Geriye kalan takımın genel taktik oyun şablonu, değişken koşullara ve durumlara yönelik oyun anlayışları, bazı müsabakalara yönelik taktik hazırlık, müsabaka sürecinde taktik yönetim.

Türkiye futbolu ve kulüpleri bunları yapamayan, bu konularda yetersiz kalan ve kendini bu anlamda geliştirememiş kişilere katlanmak zorunda değildir...

Bazı teknik adamlar var ki, bazı beşeri ve ikili ilişkiler dolayısıyla belli mevkilere pat diye geliyor veya getiriliyorlar. Dahası o kadar rahatlar ve sorumsuzlar ki, sadece futbolculuk yaşantılarında öğrendiklerini tekrar etmekten ibaret bir antrenör tavrı sergiliyorlar. Oysa her şeyde olduğu gibi, futbolda da oyun karakteri ve oyun sistematiği sürekli gelişiyor.

Türkiye Futbolu, üst yapılardan başlamak üzere, teknik adamların sadece belgeye dayalı değil, başında sahaya çıktığı takımın özellikle taktik oyun anlayışı ve oyun taktiği becerilerini test ederek ve ölçerek bir değerlendirme yaparak yetersiz kişilere görev vermemeyi öğrenmek ve becermek zorundadır.

Türkiye Futbolu arkasında, yanında dayısı, amcası, partisi, başkanı, milletvekili, bakanı veya teknik adam simsarları ağı olduğu için değil, yeterli, yetenekli ve becerikli teknik adamlar dönemini ve sürecini başlatmak zorundadır.

Yoksa gelen ağam, giden paşam devri bitmeyecek ve bunca para, bunca zaman boşa harcanmaya devam edecektir.

Biz futbol severler, daha kaliteli bir takım ve oyun izlemenin peşinde olanlar ve ülkemiz yetersiz, yeteneksiz ve kendini geliştirmekten aciz bazı teknik adamlara mecbur değiliz.

Dahası üstyapılarda en iyiyi seçemeyen, en iyiyiy belirleyemeyen ve en iyiler düzenini kuramayan bir ülkede, bambaşka bir karakteri olan altyapıların kendine özgü sistematiği içinde, altyapılar için neyin iyi olduğundan bihaber olur ve altyapılara özgü en iyileri belirleyemez, seçemez ve organize edemez.

Hiç yorum yok:

OYUN ALANLARININ YAPISI VE UYARAN İLİŞKİSİ

Oyun alanlarındaki, kazaya sebep olma olasılığı olan nesnelerin kaldırılmasına yönelik eğilim, diğer bir açıdan bakıldığında çocukların sab...